Aseksüel kelimesi, herhangi bir cinsiyete veya bireye karşı cinsel çekim hissetmeyen insanları tanımlamak için kullanılır. Bu kişiler romantik ilişkiler kurabilir, aşık olabilir, evlenebilir ama cinsel istek ya da arzu çoğunlukla ya çok zayıftır ya da hiç yoktur.
Aseksüellik bir tercih değil, bir yönelimdir. Tıpkı heteroseksüel, homoseksüel, biseksüel olmak gibi insanın kim olduğunu tanımlar. Aseksüel bireyler sağlıksız ya da eksik değildir. Sadece cinsellik odaklı bir yaşam arzuları yoktur.
Aseksüellik, cinsel yönelimler yelpazesinde yer alan ve en az bilinen kimliklerden biridir. Bir kişinin aseksüel olması, onun:
Cinsel ilişkiye ihtiyaç duymaması
Cinsel cazibe hissetmemesi
Cinsellikten haz almaması değil, bu hissin çoğunlukla hiç oluşmaması
Romantik hislerinin olabileceği, ancak bu hislerin cinsellikle bağlantılı olmayabileceği
anlamına gelir. Yani aseksüel birey birini sevebilir ama onunla cinsel bir birliktelik kurmak istemeyebilir.
Hayır. Bu çok yaygın ama yanlış bir varsayımdır. Aseksüel insanlar:
Bazıları için cinsellik nötr bir şeydir
Bazıları rahatsızlık duyabilir
Bazıları ise başkası için cinsel deneyime açık olabilir (özellikle partner odaklı aseksüeller)
Burada önemli olan nokta şu: Aseksüellik, cinsellikten kaçınma değil, ona karşı çekim hissetmeme durumudur. Bazı aseksüeller cinselliğe karşı ilgisizdir, bazıları ise açık ama aktif değildir.
Libido düşüklüğü değildir. Libido fizyolojik bir durumdur; aseksüellik psikolojik ve yönelimsel bir tanımdır.
Travma sonrası gelişen bir durum değildir. Her aseksüel bireyin geçmişinde olumsuz cinsel deneyim yoktur.
Cinsel isteksizlik hastalığı değildir. Tıbbi bir eksiklik değil, kişisel yönelimdir.
Yalnız kalma arzusu değildir. Aseksüel bireyler romantik ilişkiler kurabilir.
Bu yönüyle aseksüellik, hem toplumda hem de tıp literatüründe artık daha fazla tanınmakta ve kabul görmektedir.
Aseksüellik siyah-beyaz bir durum değildir. Spektrum (yelpaze) içinde birçok farklı deneyim ve ifade biçimi vardır.
Gray-asexual (gri-aseksüel): Nadiren cinsel çekim hisseden birey
Demiseksüel: Ancak biriyle derin duygusal bağ kurduktan sonra cinsel çekim hisseden kişi
Romantik aseksüel: Cinsel çekim hissetmez ama romantik ilişki ister
Aromantik aseksüel: Ne cinsel ne romantik çekim hissetmez
Her aseksüel aynı değildir. Aynı kelime altında farklı duygusal ve fiziksel ihtiyaçlara sahip çok sayıda birey vardır.
Evet. Aseksüellik sadece cinsellikle ilgilidir. Bir kişi cinsel çekim hissetmese bile romantik çekim, yakınlık kurma arzusu ya da duygusal bağ geliştirme isteği yaşayabilir.
Bu nedenle aseksüel bireyler:
Sevgili olabilir
Evlenebilir
Sarılmayı, duygusal yakınlığı arzu edebilir
Ancak tüm bunlar cinsellik içermek zorunda değildir
Bu durum, aseksüelliği yalnızlık ya da sevgisizlik olarak gören yanlış yargılara güçlü bir cevaptır.
Toplum cinselliği "normal" kabul eder. Medyada, dizilerde, reklamlarda her şey cinsellik üzerinden kurgulanır. Bu nedenle cinsel olmayan bireyler görünmez kalır. Onlara dair:
Temsil yoktur
Dil yetersizdir
Hekimlerin ve psikologların bile çoğu farkında değildir
Hâlâ “hastalık” ya da “travma sonrası durum” gibi yanlış yorumlara maruz kalırlar
Aseksüellik, bireyin kendiyle barışması ve toplumun da bunu anlaması için ciddi bir farkındalık gerektirir.
Bazı insanlar ergenlikten itibaren bu farkı hisseder. Bazıları ise yetişkinliğe kadar cinsel yönelimiyle ilgili net bir tanım geliştiremez. Şu tür deneyimler farkındalık yaratabilir:
Hiç kimseye cinsel çekim hissetmeme
Cinsellik hakkında konuşmaların anlamsız gelmesi
Cinsel ilişki sırasında keyif almama, hatta rahatsız olma
Duygusal bağ ararken cinselliğin gereksiz gelmesi
Kendini başka yönelimlerle tanımlamaya çalışıp yabancı hissetme
Kişi tüm bunları kendi deneyimiyle fark eder. Başka birinin tanı koyması gerekmez. Aseksüellik bir kimliktir, teşhis edilmez; fark edilir.
Evet. Aseksüel olmak, asla cinsellik yaşamamak anlamına gelmez. Bazı aseksüel bireyler:
Partneri için cinsel birliktelik kurabilir
Cinselliği sadece fiziksel değil duygusal bir bağ olarak görebilir
Nadiren cinsel istek hissedebilir
Kendi sınırları içinde deneyim yaşamak isteyebilir
Bu tercih tamamen bireyin kararına bağlıdır. Kimse aseksüel olduğu için cinselliğe kapalı ya da soğuk olmak zorunda değildir.
Hayır. Aseksüellik psikolojik bir bozukluk değil, bilimsel çevrelerde tanınan bir yönelimdir. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanan DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) içerisinde “cinsel istek bozukluğu” ile karıştırılmaması gerektiği belirtilmiştir.
Birey eğer kendini aseksüel olarak tanımlıyorsa ve bu durumdan rahatsızlık duymuyorsa, bir tedavi ya da müdahale gerekmez.
Türkiye’de cinsellik hâlâ tabu olarak görüldüğü için, aseksüellik hakkında konuşmak daha da zor olabilir. Aseksüel bireyler genellikle:
Yalnız hisseder
“Belki düzelirsin” gibi ifadelerle karşılaşır
Aile ve çevre tarafından anlaşılmaz
Partner bulmakta zorlanabilir
Kimliklerini gizleme ihtiyacı hisseder
Ancak sosyal medyada artan bilinç, genç kuşaklar arasında daha açık kimlik tanımlarına alan açmaya başlamıştır. Türkiye'de aseksüel topluluklar da yavaş yavaş görünür olmaktadır.
Aseksüellik, cinsellikten uzak durmak değil, cinselliğe karşı çekim hissetmemektir. Bu durum bir eksiklik değil, farklı bir varoluş biçimidir.
Her aseksüel bireyin deneyimi kendine özgüdür. Kimisi yalnız kalmak ister, kimisi ilişki kurar ama cinsellik olmadan yaşar. Kimisi zamanla yönelimini yeniden keşfeder. Hepsi geçerli ve saygıyı hak eder.
Toplum, cinselliği bir norm olmaktan çıkarıp bir seçenek olarak görmeye başladığında, aseksüel bireyler daha rahat bir şekilde var olabilir. Çünkü yönelim ne olursa olsun, her birey anlaşılmayı, saygı görmeyi ve kabul edilmeyi hak eder.
İlgili diğer içerikler
BESYO, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ifadesinin kısaltmasıdır. Türkiye’deki üniversiteler bünyesinde faaliyet gösteren bu okullar, spor bilimleri ve fiziksel eğitim alanında uzman bireyler yetiştirmeyi hedefler. BESYO yalnızca beden eğitimi öğretmeni yetiştirmez. Aynı zamanda antrenörlük, spor yöneticiliği, rekreasyon uzmanlığı, performans analizi, kondisyonerlik, spor psikolojisi gibi çok çeşitli alanlara uzanan profesyonel eğitimler verir.
Kreatin, insan vücudunda doğal olarak bulunan, enerji üretiminde görev alan bir bileşiktir. Özellikle kas dokularında yoğun şekilde yer alır. Kimyasal olarak bir amino asit türevidir ama klasik anlamda bir protein yapı taşı değildir. Daha çok kas kasılması gibi ani enerji ihtiyacının yüksek olduğu durumlarda devreye giren bir destek moleküldür.
“Lohusa” kelimesi, doğum yapmış bir kadını tanımlar. Ancak bu tanım yalnızca biyolojik bir süreci değil, aynı zamanda çok katmanlı bir geçiş dönemini de ifade eder. Kadının doğumdan sonraki ilk kırk günü kapsayan bu zaman dilimi, hem bedensel toparlanmanın hem de duygusal dönüşümün merkezindedir.
“Malamine” kelimesi, Kürtçede sıklıkla duyulan ama her kullanıldığında aynı duyguyu vermeyen, bağlama göre şekil alan, çok yönlü bir ifadedir. Yüzeyde bakıldığında bu kelime, birine seslenme biçimi, bir tür ünlem ya da duygusal yük taşıyan bir hitap olarak algılanabilir. Ancak malamine, sadece bir kelime değil; bir ağırlığın, bir iç döküşün, bir sitemin ya da sevginin dildeki kısa yansımasıdır.
“Motto” kelimesi, günlük dilde sıkça duyulan ama çoğu zaman ne kadar derin bir anlam taşıdığı fark edilmeyen bir ifadedir. Kimi zaman bir markanın arkasındaki cümledir. Bazen bir sporcunun koluna dövme yaptırdığı tek kelime. Kimi zaman da bir insanın hayata bakışını tek satırda özetlediği kişisel duruş.
“Motto” kelimesi, günlük dilde sıkça duyulan ama çoğu zaman ne kadar derin bir anlam taşıdığı fark edilmeyen bir ifadedir. Kimi zaman bir markanın arkasındaki cümledir. Bazen bir sporcunun koluna dövme yaptırdığı tek kelime. Kimi zaman da bir insanın hayata bakışını tek satırda özetlediği kişisel duruş.
Sosyoloji, insanların bir arada nasıl yaşadığını, toplumsal ilişkilerin nasıl kurulduğunu, bu ilişkileri belirleyen dinamiklerin ne olduğunu inceleyen bilim dalıdır. Bireylerin davranışlarından çok, bu davranışların toplumsal yapı içerisindeki nedenleri ve sonuçları sosyolojinin temel ilgi alanına girer.
Vizyon, bir kişinin ya da kurumun geleceğe dair sahip olduğu bakış açısını, hedeflerini ve ulaşmak istediği ideali tanımlayan kavramdır. Kelime anlamı olarak "görüş" ya da "önceden görebilme" anlamına gelir. Ancak vizyon sadece görmekle ilgili değildir. Aynı zamanda nerede olmak istediğini bilmek, bunu hayal etmekle kalmayıp ona göre yön çizmek demektir.
Popüler içerikler
153, Türkiye'de belediye hizmetlerine yönelik olarak kurulan bir çağrı merkezi numarasıdır. Genellikle vatandaşların şikâyet, talep, öneri veya bilgi alma amaçlı olarak aradığı bu numara, "ALO 153 Beyaz Masa" ya da “ALO 153 Çağrı Merkezi” adıyla bilinir. Bu hat, doğrudan belediyelere bağlıdır ve belediye sınırları içindeki hizmetlerle ilgili iletişim kurulmasını sağlar. 7 gün 24 saat hizmet verir. Hem sabit hatlardan hem de cep telefonlarından arandığında ücretlendirme yapılmaz.
28 Şubat Olayı, Türkiye siyasi tarihine “postmodern darbe” olarak geçen, 1997 yılında gerçekleşen ve doğrudan askerî müdahale olmaksızın sivil siyaseti yönlendiren bir süreçtir. Bu olay, özellikle dönemin Refah-Yol Hükûmeti’ne karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başını çektiği bir dizi karar, baskı ve yönlendirme ile şekillenmiştir. 28 Şubat 1997 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK), bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Ancak 28 Şubat sadece bir gün değil; yıllar süren bir baskı ve dönüşüm sürecinin adıdır.
Adabı muaşeret nedir sorusu, yalnızca görgü kuralları çerçevesinde ele alınabilecek basit bir merak değil; aynı zamanda bir toplumun kültürel, ahlaki ve hatta inanç temelli değerlerinin davranışa yansımasıdır. Adab-ı muaşeret; bireyin sosyal yaşamda diğer insanlarla olan ilişkilerinde uyması gereken saygı, nezaket ve ölçülülük ilkelerini kapsayan bir kurallar bütünüdür. Hem bireysel hem de toplumsal huzurun teminatı olan bu kavram, sadece “nasıl davranmalıyım?” sorusunun değil, “karşımdakine ne kadar değer veriyorum?” sorusunun da cevabıdır.
Afrodizyak, cinsel isteği artırdığına inanılan yiyecek, içecek, bitki ya da maddelere verilen genel isimdir. Tarih boyunca hem kadınlarda hem erkeklerde cinsel arzuyu, performansı ya da uyarılmayı artırmak için çeşitli doğal ve kimyasal maddeler afrodizyak olarak kullanılmıştır. Bu terim adını, Yunan mitolojisindeki aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’ten alır. Günümüzde hem halk arasında hem de bilimsel çevrelerde afrodizyak etkili maddeler tartışmalı olsa da bazı ürünlerin libido üzerinde dolaylı etkileri olduğu kabul edilmektedir.