Amatem, “Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi” ifadesinin kısaltmasıdır. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak hizmet veren bu merkezler, alkol, uyuşturucu ve diğer bağımlılık türleriyle mücadele eden bireylerin tedavi ve rehabilitasyon sürecini üstlenir.
Bağımlılık sadece fiziksel bir durum değil; psikolojik, sosyal ve davranışsal boyutları olan ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Amatem’ler bu sorunu çok yönlü ele alır, yalnızca ilaç tedavisi değil, psikososyal destek, aile eğitimi ve topluma yeniden kazandırma süreçlerini de içerir.
Amatem merkezleri, bağımlılık tedavisinde uzmanlaşmış, multidisipliner yaklaşım sunan sağlık kurumlarıdır. Bu merkezlerde sadece bağımlı birey değil, onunla birlikte etkilenen aile ve çevre de sürece dâhil edilir.
Amatem’in sunduğu temel hizmetler:
Alkol ve madde bağımlılığı tanısı
Yatılı ve ayakta tedavi imkânı
Detoks (arındırma) süreci
İlaç ve psikoterapi uygulamaları
Bireysel ve grup terapileri
Aile eğitimi ve danışmanlığı
Sosyal uyum ve mesleki rehabilitasyon
Bağımlılık sonrası yaşam planlaması
Her hasta için kişiselleştirilmiş bir tedavi planı hazırlanır. Fiziksel arınma kadar psikolojik destek de esas kabul edilir.
Amatem merkezleri yalnızca uyuşturucu bağımlılığı ile değil, alkol, reçeteli ilaç suistimali, uçucu madde kullanımı, bağımlılık riski taşıyan davranış bozuklukları gibi çok sayıda alanda hizmet verir.
Başvurulabilecek durumlar:
Alkol bağımlılığı
Eroin, kokain, esrar gibi yasa dışı maddelerin kullanımı
Reçeteli ilaçlara bağımlılık (tramadol, rivotril gibi)
Uçucu maddelere yönelme
Bırakmaya rağmen nüks yaşama
Madde kullanımının kişinin sosyal ve mesleki yaşamını olumsuz etkilemesi
Davranışsal bağımlılıklar (bazı merkezlerde sınırlı şekilde)
Bağımlılık teşhisi konulan her birey için detaylı değerlendirme yapılır ve tedavi programı oluşturulur.
Amatem’e başvuru, bireysel olarak ya da aile yönlendirmesiyle yapılabilir. Ancak tedavi rızaya dayalıdır. Kişinin kendi isteğiyle bu süreci kabul etmesi önemlidir.
Başvuru adımları:
Bağlı olunan ildeki devlet hastanesinden ya da psikiyatri polikliniğinden yönlendirme alınabilir.
ALO 191 Uyuşturucu ile Mücadele Danışma ve Destek Hattı aranarak yönlendirme istenebilir.
Merkezi randevu sistemi üzerinden MHRS ya da e-nabız kullanılarak ilgili poliklinikten randevu alınabilir.
Acil durumlarda doğrudan merkezle iletişime geçmek de mümkündür.
Tedaviye kabulde fiziksel değerlendirme, psikiyatrik görüşme ve sosyal inceleme yapılır. Kişinin bağımlılık düzeyi, destek ihtiyacı, motivasyonu bu süreçte belirlenir.
Tedavi süreci bireye özel planlanır ve birkaç aşamadan oluşur:
Kişinin bağımlılık türü, kullanım süresi, mevcut fiziksel durumu, eşlik eden psikolojik rahatsızlıklar değerlendirilir.
Bedenin maddeden temizlenmesi sağlanır. Bu süreçte ilaç desteği verilir. Fiziksel kriz belirtileri izlenir.
Bireysel terapi, grup terapisi ve gerekirse ilaçla psikiyatrik destek uygulanır. Kişinin neden maddeye yöneldiği, tetikleyiciler ve çözüm yolları üzerinde çalışılır.
Sosyal uyum, iş yaşamına hazırlık, aile ilişkilerinin düzenlenmesi, relaps (nüks) önleyici destekler sunulur.
Tedavi tamamlandıktan sonra düzenli kontrol randevuları ve telefon destekleriyle sürecin devamlılığı sağlanır.
Tedavi süresi kişiden kişiye değişebilir. Yatış gerektiren durumlarda ortalama 2 ila 6 hafta arasında hastanede kalınabilir.
Türkiye genelinde birçok ilde Amatem merkezi bulunmaktadır. Büyük şehirlerde kapsamlı hastaneler içinde ayrı birim olarak yer alırken, bazı illerde özel olarak yapılandırılmış bağımsız Amatem hastaneleri de bulunur.
İstanbul: Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi – Amatem
Ankara: Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi – Amatem
İzmir: Ege Üniversitesi Hastanesi – Amatem
Bursa: Dörtçelik Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi
Adana: Çukurova Üniversitesi – Bağımlılık Polikliniği
Diyarbakır, Samsun, Antalya, Erzurum, Gaziantep gibi şehirlerde aktif amatem birimleri mevcuttur.
Tam liste ve iletişim bilgileri Sağlık Bakanlığı’nın ya da hastanelerin resmi sitelerinden edinilebilir. Ayrıca ALO 191 hattı da en yakın Amatem birimini yönlendirme konusunda yardımcı olur.
Amatem hizmetleri devlet hastaneleri bünyesinde sunulduğu için SGK kapsamında ücretsizdir.
Ancak bazı durumlarda (özel oda, refakatçi talepleri, rapor işlemleri) sembolik ücretlendirme olabilir. Özel hastanelerde hizmet veren bağımlılık klinikleri ise ayrı bir değerlendirme ve ücret politikası uygular.
Yani kamu hizmeti olarak sunulan Amatem birimleri, tedaviye erişim açısından ekonomik bir engel oluşturmaz.
Bağımlılık yalnızca bireyin yaşadığı bir süreç değildir. Aile de bu döngüden etkilenir. Amatem bu nedenle ailelerin sürece katılımını önemser.
Ailelere:
Bağımlılık hakkında bilgilendirme seminerleri
Aile terapileri
Psikososyal danışmanlık
Sabır, iletişim ve sınır koyma üzerine destekler
verilir. Ailenin desteği, tedavi sürecinin başarısını doğrudan etkileyen önemli bir faktördür.
Her iki merkez de bağımlılıkla mücadeleye yöneliktir, ancak yaş grupları farklıdır.
Amatem: Yetişkinlere (18 yaş üstü) hizmet verir.
Çematem: “Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi”dir. 12–18 yaş arası bireylerin tedavi sürecinde uzmanlaşmıştır.
Ergenlerdeki bağımlılık yapıları ve psikolojik gelişim farklı olduğu için ayrı merkezlerde hizmet verilmesi tercih edilir.
Bu yanlış bir algıdır. Amatem sadece uyuşturucu kullananları değil, alkol bağımlılarını, reçeteli ilaçlara alışkanlık geliştirenleri, uçucu madde kullanıcılarını da kapsar. Hatta kimi durumlarda davranış bağımlılıkları için de destek süreci yürütülebilir.
Bağımlılık bir zayıflık ya da ahlaki sorun değil, bir sağlık sorunudur. Amatem, bu soruna hem bilimsel hem de insanî bir yaklaşımla yaklaşır.
Amatem, Türkiye’de bağımlılık tedavisinin merkezidir. Yalnızca madde kullanımını değil, onun yarattığı duygusal, sosyal ve fiziksel sorunları da ele alır. Her bireyin kendi hızında, kendi ihtiyaçlarına göre destek alabileceği bir yapıdır.
Tedavi süreci uzun ve zorludur ama mümkündür. Amatem, bu süreçte hem bağımlı bireye hem ailesine hem de topluma rehberlik eder. Farkındalık arttıkça, çekinmeden başvurular oldukça daha fazla insan yeniden hayat kurabilir.
İlgili diğer içerikler
“Crebros nedir?” sorusu, son yıllarda dermatolojik ve alerjik rahatsızlıklar yaşayan pek çok kişinin merak ettiği konuların başında gelmektedir. Özellikle ciltte kaşıntı, kızarıklık, kurdeşen gibi belirtilerin tedavisinde önerilen bu ilaç, çeşitli rahatsızlıkları gidermeye yardımcı olur. Bu yazıda Crebros’un ne işe yaradığından etken maddesine, kullanım şekillerinden yan etkilerine kadar detaylı ve uzman gözüyle hazırlanmış bilgiler bulacaksınız.
Kabızlık, bağırsak hareketlerinin yavaşlaması sonucunda dışkının zor ya da seyrek şekilde atılması durumudur. Genellikle haftada üçten az dışkılama ile tanımlanır. Ancak sadece sıklık değil, dışkının sert olması, zorlanarak çıkması ya da tam boşaltılamamış hissi de kabızlığın bir parçasıdır. Her yaştan bireyi etkileyebilen bu durum, yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebilir. Kimi zaman geçici ve zararsızdır, kimi zaman ise uzun süren kronik bir tabloya dönüşerek altta yatan daha ciddi hastalıkların belirtisi olabilir.
Ötenazi, ölümcül hastalığa sahip bir kişinin, dayanılmaz acılar yaşaması veya yaşam kalitesinin geri dönülemez şekilde yok olması durumunda, kendi isteğiyle ya da tıbbi gerekçeyle hayatının sonlandırılmasıdır. Bu kavram, tıbbi, ahlaki, hukuki ve dini birçok alanda tartışmalara neden olur. Kelime kökeni itibarıyla Yunanca'dan gelir; "eu" (iyi) ve "thanatos" (ölüm) sözcüklerinin birleşimiyle oluşur. Yani ötenazi, “iyi ölüm” ya da “onurlu ölüm” anlamı taşır.
Cildimiz her gün dış etkenlere, kir ve toz parçacıklarına maruz kalıyor. Zamanla bu kirlilik cilt yüzeyinde birikiyor ve ölü hücrelerle birlikte mat, cansız bir görüntü oluşturuyor. İşte tam da bu noktada devreye peeling giriyor. Peeling, cildin üst katmanındaki ölü hücreleri nazikçe temizleyerek, daha canlı, pürüzsüz ve sağlıklı bir cilt görünümü sağlar. Peki, peeling nasıl yapılır ve gerçekten etkili bir cilt bakım rutininin vazgeçilmezi midir? Gelin tüm detaylarıyla birlikte bakalım.
Tıbbın birçok alanında hayati rol oynayan bir kavram olan perfüzyon, vücut dokularına yeterli miktarda kanın ulaşması sürecini tanımlar. Bu süreç, dokuların oksijen ve besin maddeleriyle beslenmesini sağlarken, atık ürünlerin de uzaklaştırılmasını mümkün kılar. Kısaca söylemek gerekirse, perfüzyon yaşamın devamı için olmazsa olmaz bir süreçtir. Peki perfüzyon nedir ve neden bu kadar hayati öneme sahiptir? Gelin, bu kritik kavramı tüm yönleriyle birlikte detaylıca ele alalım.
Kan şekeri, vücudun en temel enerji kaynaklarından biridir. Ancak bu seviyenin normalin üzerine çıkması yani yüksek kan şekeri (hiperglisemi), diyabetin temel göstergesidir ve tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu yüzden kan şekerini kontrol altına almak ve gerektiğinde düşürmek hayati öneme sahiptir. Peki günlük hayatta şekeri düşürmenin yolları nelerdir? Beslenme, egzersiz, doğal yöntemler ve bazı tıbbi müdahaleler bu konuda nasıl rol oynar? Hepsi bu yazıda detaylı şekilde anlatılıyor.
Soğuk kompres, vücuttaki çeşitli ağrı, şişlik ve iltihaplanma gibi durumlarda rahatlatıcı bir tedavi yöntemi olarak yaygın olarak kullanılır. Ağrı kesici ilaçlardan önce uygulanabilen bu yöntem, evde kolayca yapılabilir ve çoğu zaman etkili sonuçlar sağlar. Soğuk kompresin doğru şekilde uygulanması, iyileşme sürecini hızlandırabilir ve olası yan etkileri azaltabilir. Peki, soğuk kompres nedir, nasıl yapılır ve hangi durumlarda kullanılır?
Turnike, ciddi kanamalarda hayat kurtaran ve kan akışını durdurarak kaybı önleyen ilkyardım yöntemlerinden biridir. Temel amacı, kanın yaralı bölgeden vücudun geri kalanına akmasını engelleyerek hayati organlara kan akışını devam ettirmektir.
Popüler içerikler
Modern yaşam, insan bedenini hem zihinsel hem fiziksel olarak yoran birçok yükle birlikte geliyor. Yorgunluk, kas ağrıları, uyku problemleri ve stres gibi şikâyetler giderek yaygınlaşıyor. Bu noktada, ilaçsız ve temas gerektirmeyen bir rahatlama yöntemi olan andulasyon devreye giriyor. Andulasyon, vücudu mekanik titreşimler ve kızılötesi ısı yoluyla uyaran, hücre yenilenmesini ve kan dolaşımını destekleyen bir terapi yöntemidir. Basit bir masajdan farklı olarak, bu uygulama vücudun derin dokularına kadar etki eder.
Depilasyon, istenmeyen tüylerin cilt yüzeyinden geçici olarak alınması işlemine verilen isimdir. Genellikle tıraş, ağda ya da tüy dökücü kremler gibi yöntemlerle uygulanır ve bu işlemler kılların yalnızca görünen kısmını hedef alır. Yani kıl kökleri yerinde kalır; bu da birkaç gün ya da hafta içinde tüylerin yeniden çıkması anlamına gelir. Bu yöntem, kalıcılık vaat etmez ama pratikliğiyle öne çıkar. Günlük kişisel bakım rutinlerinin bir parçası hâline gelebilir ya da acil durumlar için geçici bir çözüm sunar. Özellikle lazer gibi daha kalıcı yöntemlere uygun olmayan kişilerde veya hassas cilt tiplerinde, düşük riskli bir alternatif olarak tercih edilir.
Diode lazer, belirli bir dalga boyunda ışık üreterek hedeflenen dokulara odaklanan bir lazer türüdür. Lazer ışığını yarı iletken bir çip aracılığıyla üretir ve genellikle medikal uygulamalarda, özellikle epilasyonda tercih edilir. Diğer lazer sistemlerine göre daha derine nüfuz edebilmesi, onu farklı cilt tiplerinde güvenli hale getirir. Bu sistem, lazer ışığını doğrudan melanin pigmentine yönlendirerek kıl köklerini etkisiz hâle getirmeyi amaçlar. Aynı zamanda çevre dokulara zarar vermeden işlem yapabilmesi, tercih edilme nedenlerinden biridir.
Dolgulu diş, çürük, çatlak veya kırık nedeniyle hasar görmüş bir dişin özel bir dolgu maddesiyle restore edilmesi sonucu oluşan dişe verilen isimdir. Diş dolgusu, dişteki çürük dokunun temizlenmesinden sonra boşluğun kompozit reçine, amalgam ya da seramik gibi materyallerle doldurulması işlemidir. Bu işlem hem dişin işlevselliğini korur hem de estetik açıdan daha sağlıklı bir görünüm sağlar. Ancak dolgulu dişler de zamanla hassasiyet, sızlama veya ağrı gibi sorunlara neden olabilir.