Sülfürik Asit (H₂SO₄) Nedir? Özellikleri ve Kullanım Alanları

Sülfürik asit (H2so4) nedir

Sülfürik Asit (H₂SO₄) Nedir?

Sülfürik asit, modern endüstrinin adeta görünmeyen omurgasıdır. Her yıl dünya genelinde milyonlarca ton üretilen bu güçlü kimyasal, sanayi üretiminin birçok dalında temel malzeme olarak görev yapar.

Peki bu kadar önemli olan bu asit, gerçekten nedir? Ne işe yarar? Neden bu kadar tehlikeli ama aynı zamanda vazgeçilmezdir?

Kısaca Tanımı

Sülfürik asit; iki hidrojen, bir kükürt ve dört oksijen atomundan oluşan, son derece güçlü ve aşındırıcı bir mineral asittir. Kimyasal formülü H₂SO₄ şeklindedir.

Nerelerde Karşımıza Çıkar?

Sadece laboratuvarlarda değil, pek çok günlük ürünün ya da üretim sürecinin arkasında o vardır:

  • Kurşun asitli akülerde

  • Tarımda kullanılan gübrelerde

  • Petrol rafinasyonunda

  • Temizlik ve su arıtma sistemlerinde

Yani sülfürik asit, sadece kimyagerlerin değil; tarım mühendislerinden enerji sektörüne kadar pek çok uzmanın radarında yer alır.

Sülfürik Asidin Denklemi Nedir?

Sülfürik asidin suda çözünmesi şu denkleme göre gerçekleşir:

H2SO4 → 2H+ + SO4^2-

Bu reaksiyon, sülfürik asidin kuvvetli bir asit olduğunu gösterir çünkü tamamen iyonlaşarak hidrojen iyonları açığa çıkarır.

Sülfürik Asidin Kimyasal Yapısı ve Formülü

H₂SO₄ formülüyle gösterilen sülfürik asit, oldukça kararlı ve güçlü bir molekül yapısına sahiptir. Bu yapı, asidin hem fiziksel hem de kimyasal özelliklerinin temelini oluşturur.

Molekül Nasıl Oluşur?

  • 2 Hidrojen (H): Proton kaynağıdır, bu yüzden sülfürik asit güçlü bir asittir.

  • 1 Kükürt (S): Merkez atomdur, oksijenlerle bağ yapar.

  • 4 Oksijen (O): İkisi çift bağ yapar, diğer ikisi -OH grubu oluşturur.

Bu yapı, sülfürik asidi diprotik yani iki proton verebilen bir asit yapar. Bu da onu asidik tepkimelerde daha etkili hale getirir.

Lewis Yapısı

Sülfürik asidin Lewis yapısı incelendiğinde, dört oksijenin kükürt atomuna bağlandığı simetrik bir yapı görülür. Bu yapı, asidin kararlılığını ve reaktivitesini artırır.

Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

Sülfürik asit yalnızca kimyasal anlamda değil, fiziksel özellikleri bakımından da etkileyicidir. Sıradan bir sıvı gibi görünse de, temas ettiğinizde bunu hızla unutturur.

Temel Özellikleri

  • Renk: Renksiz ya da açık sarı

  • Koku: Belirgin bir kokusu yoktur

  • Yoğunluk: ~1.84 g/cm³

  • Erime noktası: ~10°C

  • Kaynama noktası: ~337°C

Reaksiyonlarda Davranışı

Sülfürik asidin en bilinen davranışı, su ile birleştiğinde ortaya çıkan şiddetli ekzotermik tepkimedir. Bu durum ciddi yanıklara yol açabileceğinden, her zaman "asidi suya ekle" kuralı geçerlidir.

Higroskopik Yapısı

Sülfürik asit havadaki nemi bile çekebilecek kadar güçlü bir higroskopiktir. Bu özelliği:

  • Laboratuvar kurutucularında

  • Organik maddeleri susuzlaştırma işlemlerinde

  • Nem alma işlemlerinde

aktif rol oynamasını sağlar.

Endüstride Sülfürik Asidin Kullanım Alanları

Sülfürik asit, sanayinin sessiz işçisidir. Adı her zaman anılmasa da birçok üretim hattının merkezinde yer alır. Bu nedenle hangi sektörde nasıl bir işlev gördüğünü bilmek, kimyasalın ne kadar hayati olduğunu anlamak açısından önemlidir.

1. Gübre Sanayi: Tarıma Can Veren Bileşik

Gübre üretimi, sülfürik asidin en yoğun kullanıldığı alanlardan biridir. Özellikle fosforik asit üretiminde vazgeçilmezdir. Fosforik asit, tarımsal gübrelerin hammaddesidir ve sülfürik asitle fosfat kayalarının işlenmesiyle elde edilir.

Bu süreç sayesinde bitkilerin topraktan besin alması kolaylaşır. Kısacası, toprağa dolaylı yoldan sülfürik asit uygulandığını söylemek pek de yanlış olmaz.

2. Petrol Rafinasyonunda Rolü

Ham petrol, doğrudan kullanılabilir bir madde değildir. Rafinasyon sürecinde çeşitli kimyasal işlemlerden geçirilmesi gerekir. Bu işlemlerde sülfürik asit, safsızlıkları gidermek, hidrokarbonları ayrıştırmak ve kaliteli yakıt üretimini sağlamak için kullanılır.

Dizel ve jet yakıtı üretiminde, asidin saflaştırıcı etkisinden yararlanılır. Bu kullanım alanı, enerji sektöründe sülfürik asidin ne kadar kritik olduğunu açıkça ortaya koyar.

3. Metalurji ve Maden Endüstrisi

Metallerin işlenmesi sırasında, cevherlerin ayrıştırılması ve pas giderme işlemlerinde sülfürik asit ön plandadır.

  • Bakır, çinko, kurşun gibi metallerin ayrıştırılmasında kullanılır.

  • Çelik yüzeylerdeki pas tabakalarının temizlenmesi için “asit banyoları” hazırlanır.

  • Elektrokaplama süreçlerinde de elektrolit olarak görev alır.

Bu işlemler, özellikle otomotiv ve inşaat sektörlerinde kullanılan metallerin kalitesini doğrudan etkiler.

4. Akü (Batarya) Üretimi

Kurşun-asit akülerde sülfürik asit doğrudan elektrolit olarak görev yapar.

  • Otomobillerde kullanılan akülerin içerisindeki sıvının temel bileşenidir.

  • Asidin yoğunluğu, akünün şarj seviyesini belirlemekte önemli bir parametredir.

Günlük yaşamda kullandığımız araçların çalışabilmesi için bu elektrolit çözeltiye ihtiyaç duyulur. Yani, aracın çalışmasıyla doğrudan ilişkilidir.

5. Kağıt, Boya ve Tekstil Endüstrisinde Kullanımı

Daha az bilinse de sülfürik asit, selüloz üretiminde ve elyafın işlenmesinde de önemli rol oynar.

  • Kağıt hamurunun beyazlatılmasında

  • Sentetik boyaların üretilmesinde

  • Kumaşların asitle yumuşatılmasında

sülfürik asit işlevsellik sağlar. Bu kullanım alanları, onun sanayiye ne kadar entegre olduğunu gösteren ek örneklerdir.

Laboratuvar Uygulamaları ve Kimyasal Reaksiyonlardaki Rolü

Sülfürik asit, sadece endüstriyel üretim hattında değil, aynı zamanda laboratuvarların da vazgeçilmezidir. Deney tüplerinden dev reaktörlere kadar birçok kimyasal sürecin merkezinde yer alır. Asidin yüksek reaktivitesi ve kararlılığı, onu bilimsel çalışmalar için eşsiz bir araç haline getirir.

1. Katalizör Olarak Kullanımı

Bazı kimyasal reaksiyonlar kendi başlarına ilerlemez; ya çok yavaş gerçekleşir ya da hiç başlamaz. İşte bu noktada sülfürik asit devreye girer. Özellikle esterleşme ve dehidrasyon gibi reaksiyonlarda katalizör görevi üstlenir.

Etanol ile asetik asitten etil asetat üretiminde sülfürik asit, suyu ortamdan uzaklaştırarak reaksiyonun verimini artırır. Bu tür uygulamalar, organik kimyada sıkça karşımıza çıkar.

2. Dehidrasyon Reaksiyonları

Sülfürik asidin güçlü su çekme (dehidrasyon) özelliği, bazı organik bileşikleri susuzlaştırmak için kullanılır.

  • Şeker gibi karbonhidratlarla tepkimeye girdiğinde suyu alır ve karbonu ayrıştırır.

  • Bu sayede gözle görülür bir kömürleşme tepkimesi ortaya çıkar.

Bu tür tepkimeler hem eğitim amaçlı gösteri deneylerinde hem de sentez süreçlerinde uygulanır.

3. Organik Sentezlerdeki Yeri

Organik kimya laboratuvarlarında birçok bileşik, belirli ara adımlarla üretilir. Bu adımların çoğunda ortamın pH’ı, su içeriği veya iyonik yapısı hassas dengelere sahiptir. Sülfürik asit burada:

  • Reaksiyon ortamını asidik hale getirmek,

  • Yükseltgenme-indirgenme dengesini sağlamak,

  • Reaktiflerin çözünürlüğünü artırmak gibi görevler üstlenir.

Bu özellikleri sayesinde; boya, ilaç ve polimer sentezlerinde birçok kez karşımıza çıkar.

4. Titrasyon ve Analizlerde Yardımcı Rol

Asit-baz titrasyonlarında kullanılan sülfürik asit, sadece bir reaktan değildir. Aynı zamanda ortamın iyon dengesini ayarlamak için tampon görevi de görebilir. Özellikle zayıf bazların analizi sırasında, güçlü bir asit olarak istikrarlı sonuçlar alınmasını sağlar.

Üretim Yöntemleri

Sülfürik asidin üretimi, sanayileşme tarihinin en temel kimyasal süreçlerinden biridir. Bugün oldukça gelişmiş yöntemlerle elde edilse de, bu noktaya gelinmesi kolay olmamıştır. Hem maliyet hem çevresel etkiler açısından farklı üretim teknolojileri zamanla şekillenmiştir.

1. Kurşun Odası Prosesi (Tarihsel Yöntem)

18. yüzyılda geliştirilen bu yöntem, sülfürik asidin büyük ölçekte ilk kez üretilmesini sağladı. Adını, reaksiyonların gerçekleştiği kurşun kaplı odalardan alır. Bu yöntemde sülfür dioksit (SO₂), azot oksitlerin yardımıyla oksitlenir ve ardından suyla birleşerek sülfürik asit oluşur.

Ancak bu sistemin düşük verimliliği ve kontrol zorlukları, zamanla daha modern yöntemlerin önünü açtı. Bugün artık endüstriyel ölçekte tercih edilmiyor.

2. Kontak Prosesi (Modern ve Verimli Yöntem)

Günümüzde sülfürik asit üretiminin %95’ten fazlası kontak prosesiyle yapılır. Bu yöntem yüksek verimliliği ve çevre dostu oluşuyla öne çıkar.

Temel Aşamaları:

  • Kükürtün yakılmasıyla SO₂ elde edilir.

  • Bu gaz, vanadyum pentoksit (V₂O₅) katalizörü ile SO₃’e dönüştürülür.

  • SO₃ gazı, oleum üretimiyle sülfürik asite dönüştürülür.

  • Son olarak suyla kontrollü tepkimeye sokularak H₂SO₄ elde edilir.

Bu yöntem, yüksek saflıkta ve büyük hacimlerde sülfürik asit üretimini mümkün kılar.

Prof. Dr. Cemal Kaya (Kimya Mühendisliği - Endüstriyel Prosesler Uzmanı):

“Kontak prosesi, yalnızca verim açısından değil, çevresel denge bakımından da son derece avantajlıdır. Modern fabrikalar bu yöntemi kullanarak emisyon değerlerini minimize ederken, aynı zamanda yüksek kalitede sülfürik asit elde edebilmektedir.”

Bu tür uzman görüşleri, hem sürecin güvenilirliğini hem de günümüz üretim tekniklerinin ne denli ileri olduğunu gözler önüne seriyor.

3. Hammaddeler ve Çevresel Etkiler

Sülfürik asidin üretiminde genellikle elementel kükürt, petrol yan ürünleri ya da doğal gazdan türetilen kükürtlü bileşikler kullanılır. Bu kaynakların doğrudan yakılması, sülfür dioksit oluşumuna neden olur ki bu da hem asit üretimi hem de çevresel etkiler bakımından önemlidir.

Yan etkiler:

  • SO₂ emisyonu, atmosfere salındığında asit yağmurlarına yol açabilir.

  • Modern tesislerde bu emisyonlar filtrelenerek çevreye zarar vermeyecek şekilde kontrol altına alınır.

Sülfürik Asidin İnsan Sağlığına Etkileri

Sülfürik asit güçlü bir kimyasaldır; bu gücün doğru yönetilmediği durumlarda insan sağlığı için ciddi riskler doğurabilir. Endüstride yaygın kullanımı nedeniyle, maruziyet olasılığı da oldukça yüksektir. Bu nedenle, sadece laboratuvar çalışanlarının değil, bu maddeyle temas etme ihtimali olan herkesin bilinçli olması gerekir.

1. Cilt ve Gözle Temas

Sülfürik asit, ciltle doğrudan temas ettiğinde şiddetli yanıklara yol açabilir. Deri hücrelerinde hızlı su kaybı oluşturarak dokunun tahrip olmasına neden olur.

  • Kısa süreli temas bile kabarma ve kızarıklıkla sonuçlanabilir.

  • Gözle temas durumunda ise geri dönüşü olmayan hasarlar meydana gelebilir; körlük riski dahil.

Bu nedenle koruyucu gözlük ve eldiven kullanımı, yalnızca bir tercih değil, bir zorunluluktur.

2. Solunum Yolu Üzerindeki Etkiler

Sülfürik asit buharları, özellikle kapalı ortamlarda tehlikeli hale gelir. Buharı solunduğunda:

  • Boğazda yanma,

  • Nefes almada zorluk,

  • Uzun vadede solunum yolu enfeksiyonları gibi etkiler ortaya çıkabilir.

İnce partiküller halinde solunması durumunda, akciğer dokusunda kalıcı hasar oluşabilir.

3. Sindirim Yoluyla Alım (Kazara Yutma)

Oldukça nadir olmakla birlikte, sülfürik asidin yanlışlıkla içilmesi ya da ağız yoluyla vücuda alınması halinde:

  • Yemek borusunda yanma,

  • Mide delinmesi,

  • Hayati tehlike gibi sonuçlar ortaya çıkabilir.

Bu tür vakalarda derhal tıbbi müdahale gerekir. Asla kusturma veya su içirme gibi müdahalelere başvurulmamalıdır.

Dr. Selin Karaca (İşyeri Hekimi – Kimyasal Risk Yönetimi Uzmanı):

“Sülfürik asit maruziyeti sanıldığı kadar nadir değil. Özellikle merdiven altı üretim tesislerinde ya da güvenlik standartları yeterli olmayan işletmelerde, çalışanlar ciddi sağlık riski altındadır. Bu nedenle kişisel koruyucu donanımın yanı sıra, düzenli eğitim ve risk analizi zorunlu hale gelmelidir.”

Bu görüş, yalnızca bireysel değil, kurumsal düzeyde de alınması gereken önlemlere dikkat çekiyor.

4. Zehirlenme Belirtileri ve İlk Yardım

Sülfürik asit zehirlenmesi hafife alınmamalıdır. Ciltte yanıklar, nefes darlığı, baş dönmesi, mide ağrısı ve bilinç kaybı gibi belirtiler görülebilir.

İlk yardım önerileri:

  • Cilde temas durumunda: Bol su ile en az 15 dakika yıkama

  • Gözle temas durumunda: Göz kapaklarını açık tutarak sürekli durulama

  • Solunum etkisi varsa: Temiz hava ve acil tıbbi yardım

  • Yutma durumunda: Asla kusturulmamalı, profesyonel destek alınmalı

Depolama ve Taşınmasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Sülfürik asit, son derece reaktif ve aşındırıcı bir kimyasaldır. Bu nedenle yalnızca kullanımı değil, taşınması ve depolanması da ciddi sorumluluk gerektirir. En küçük ihmal, hem insan sağlığını hem de çevreyi tehdit edebilir.

1. Uygun Depolama Koşulları

Sülfürik asit, sıradan bir kapta saklanamayacak kadar agresif bir maddedir. Depolama sırasında aşağıdaki şartlar mutlaka sağlanmalıdır:

  • Malzeme seçimi: Polietilen, PTFE ya da paslanmaz çelik tanklar tercih edilmelidir.

  • Ortam sıcaklığı: Ortam ısısı sabit tutulmalı, ani sıcaklık değişimlerinden kaçınılmalıdır.

  • Güneş ışığı: Doğrudan güneş ışığından korunmalıdır; UV etkisi reaksiyona neden olabilir.

  • Havalandırma: Depolama alanı iyi havalandırılmalı, buhar birikimi engellenmelidir.

Ayrıca asit buharlarının yoğuşmasını engellemek için tankların üst bölümü kuru tutulmalıdır.

2. Ambalaj ve Etiketleme

Kimyasal güvenlik yönetmelikleri gereği, sülfürik asit içeren kaplar üzerinde açıkça uyarı işaretleri yer almalıdır:

  • Tehlike sembolleri: Aşındırıcı (corrosive), çevreye zararlı vb.

  • Etiket bilgileri: İçerik, konsantrasyon, üretici ve acil müdahale numaraları

Bu etiketleme, taşıma ve acil durum yönetimi açısından hayati önem taşır.

Kimya Güvenliği Uzmanı Emre Aydın:

“Sülfürik asitle ilgili kazaların önemli bir bölümü depolama kaynaklıdır. Yanlış kap seçimi ya da yetersiz havalandırma, hem sızıntılara hem de patlamalara neden olabilir. Özellikle endüstriyel tesislerde periyodik kontrol sistemleri ihmal edilmemelidir.”

Bu uyarı, sadece kimya tesislerini değil, küçük ölçekli işletmeleri de ilgilendiriyor. Çünkü risk büyüklüğü, kullanılan miktardan bağımsız olarak etki gösterebilir.

3. Taşıma Sürecinde Uyulması Gerekenler

Taşıma, sülfürik asidin en riskli evrelerinden biridir. Bu nedenle ulusal ve uluslararası düzenlemelere sıkı sıkıya bağlı kalınmalıdır.

Temel taşıma kuralları:

  • ADR uyumu: Avrupa tehlikeli madde taşımacılığı kurallarına (ADR) göre sınıflandırılır.

  • Sızdırmazlık: Taşıma konteynerleri sızdırmaz, darbelere dayanıklı olmalıdır.

  • Yükleme: Diğer kimyasallarla karıştırılmamalı; özellikle organik maddelerden ayrı tutulmalıdır.

  • Eğitimli personel: Aracı kullanan ve malzemeyi taşıyan kişiler özel eğitim almış olmalıdır.

Karayolu taşımacılığında herhangi bir kaza yaşandığında, ilk müdahale için hazırlıklı olmak zorunludur.

4. Olası Acil Durumlar İçin Hazırlık

Depolama ya da taşıma sırasında bir sızıntı, yangın ya da buhar yayılımı meydana geldiğinde, hızlı müdahale hayati önem taşır.

Acil durum önlemleri:

  • Nötralize edici maddeler (örneğin sodyum bikarbonat) hazır bulundurulmalıdır.

  • Sızdırmazlık kitleri ve koruyucu giysiler ulaşılabilir olmalıdır.

  • Yangın söndürücülerin tipi, kimyasal yangınlara uygun olmalıdır (karbondioksit veya kuru kimyevi toz).

Her tesisin ve taşıma aracının, bu tür senaryolar için yazılı bir acil durum planı bulunmalıdır.

Yasal Düzenlemeler ve Güvenlik Standartları

Sülfürik asit gibi yüksek riskli kimyasallar, yalnızca teknik bilgilerle değil; sıkı yasal çerçevelerle de yönetilmelidir. Bu kapsamda hem ulusal hem de uluslararası düzeyde pek çok düzenleme yürürlüktedir.

Türkiye’deki Mevzuat

Türkiye’de sülfürik asit, “Tehlikeli Maddeler ve Karışımlara İlişkin Yönetmelik” kapsamında değerlendirilir. Bu yönetmelik:

  • Depolama, taşıma ve etiketleme kurallarını belirler.

  • Çalışanlara kimyasal güvenlik eğitimi verilmesini zorunlu kılar.

  • İş yerlerinde risk analizlerinin düzenli olarak yapılmasını şart koşar.

Ayrıca “Çevre Kanunu” kapsamında, üretim tesisleri çevre izin ve lisans süreçlerine tabidir. Bu sayede olası çevresel zararların önüne geçilmesi hedeflenir.

Uluslararası Standartlar

Sülfürik asidin ticareti ve taşınması, çeşitli uluslararası protokollere tabidir.

  • ADR (Karayolu taşımacılığı)

  • IMDG (Deniz yolu)

  • REACH (AB kimyasal kaydı ve güvenliği) gibi sistemlerde bu maddeye özel kodlar ve kurallar yer alır.

Bu kurallar yalnızca güvenlik için değil, global uyum ve tüketici sağlığı açısından da büyük önem taşır.

Çevresel Etkiler ve Atık Yönetimi

Sülfürik asidin kontrolsüz kullanımı, ciddi çevresel tahribata neden olabilir. Bu nedenle üretimden bertarafa kadar her aşamada çevre güvenliği gözetilmelidir.

1. Asit Yağmurları ve Hava Kalitesi: Atmosfere salınan sülfür dioksit (SO₂) gazı, nemle birleşerek sülfürik aside dönüşebilir. Bu süreç sonucu ortaya çıkan asit yağmurları:

  • Toprak asitlenmesine,

  • Su kaynaklarında pH dengesinin bozulmasına,

  • Orman ve tarım alanlarında bitki örtüsünün zarar görmesine yol açabilir.

Modern tesislerde baca gazı arıtma sistemleriyle bu salınımlar minimize edilmekte; böylece hava kalitesi korunmaktadır.

2. Atık Yönetimi: Sülfürik asit atıkları, sıradan sıvı atıklarla karıştırılamaz.

  • Nötralizasyon işlemiyle önce pH dengesi sağlanır.

  • Ardından, kontrollü koşullarda bertaraf edilir.

  • Geri dönüşüm sistemlerinde ise, saflaştırılarak yeniden kullanılabilir hale getirilir.

Bu süreçlerin doğru yönetilmesi, yalnızca doğayı değil; gelecek nesillerin kimyasal güvenliğini de doğrudan etkiler.

Sülfürik Asidin Bilimde ve Sanayide Geleceği

Sülfürik asit, geçmişte sanayileşmenin motoruydu; gelecekte ise sürdürülebilir teknolojilerin merkezinde yer almaya aday. Onun yalnızca üretimdeki rolü değil, aynı zamanda dönüşüm süreçlerindeki etkisi de gün geçtikçe daha stratejik hale geliyor.

1. Düşük Emisyonlu Üretim Teknolojileri: Günümüzde üretim tesisleri, sülfürik asidin çevre üzerindeki etkisini azaltmak için daha verimli ve düşük emisyonlu sistemlere yöneliyor.

  • Karbondioksit salımını düşüren entegre sistemler,

  • Geri kazanım modülleriyle çalışan asit geri dönüşüm tesisleri,

  • Yeşil enerjiyle desteklenen proses hatları artık daha fazla tercih ediliyor.

Bu yaklaşımlar hem doğaya duyarlılığı artırıyor hem de üretim maliyetlerini düşürüyor.

2. Gelişen Ar-Ge Alanları: Kimya mühendisliği alanında sülfürik asitle ilgili araştırmalar, klasik kullanım alanlarının ötesine geçiyor.

  • Yüksek saflıkta elektronik sınıf sülfürik asit üretimi

  • Lityum-iyon batarya teknolojilerinde elektrolit dengeleyici olarak kullanımı

  • Nanoteknolojiye dayalı kaplama süreçlerinde mikro düzeyde etki sağlayan formülasyonlar

gibi gelişmeler, bu bileşiğin yakın gelecekte çok daha akıllı ve seçici biçimlerde kullanılacağını gösteriyor.

Neden Sülfürik Asit Hâlâ Bu Kadar Önemli?

Sülfürik asidi yalnızca bir laboratuvar kimyasalı olarak görmek, onun gerçek değerini gölgede bırakır. Bu bileşik; tarım, enerji, ulaşım, teknoloji ve sağlık gibi alanlarda dolaylı ya da doğrudan etkili bir yapı taşıdır.

Endüstride bir tesisin üretim hacmini ölçmek istiyorsanız, sülfürik asit tüketimine bakmanız yeterlidir. Bu bileşik ne kadar çok kullanılıyorsa, o kadar çok üretim, o kadar fazla iş gücü ve o kadar yüksek teknoloji kullanılıyor demektir.

Kaynakça