Müdafi Nedir? Görevleri, Hakları ve Zorunlu Müdafilik

müdafi nedir

Müdafi Nedir?

Hukuk düzeni, yalnızca suçluyu cezalandırmakla değil, aynı zamanda yargılanan bireyin haklarını korumakla da sorumludur. Bir kişinin suça karıştığı şüphesiyle karşı karşıya kalması, onu baştan suçlu yapmaz. İşte tam bu noktada, bir avukatın varlığı hayati bir öneme sahip olur. Ancak ceza yargılamasının doğası gereği bu görev, sıradan bir avukatlık ilişkisinden öte, özel bir sıfat ve sorumlulukla yerine getirilir. Bu görev, hukuk sisteminde “müdafi” unvanıyla tanımlanır.

Müdafi; bir şüpheli ya da sanığın ceza muhakemesi sürecinde, kendini savunabilmesi için hukuki destek sağlayan kişidir. Ancak bu tanımın, yüzeydeki basitliğine aldanmamak gerekir. Müdafi, yalnızca hukuki danışmanlık yapan değil, aynı zamanda bireyin sistem karşısında ezilmesini önleyen, onun haklarını fiilen koruyan aktif bir aktördür.

Müdafi Kimdir, Ne Değildir?

Çoğu zaman müdafi kavramı, avukatlıkla eşanlamlı gibi düşünülür. Ancak müdafilik, sıradan bir vekillik ilişkisinden farklıdır. Her müdafi bir avukattır; fakat her avukat müdafi değildir. Müdafilik, yalnızca ceza yargılamasında, özel koşullar altında, belirli yetkiler çerçevesinde yürütülen bir savunma faaliyetidir.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus vardır: Müdafi, yalnızca mahkeme salonunda var olan biri değildir. Sürecin en başından, yani gözaltına alınma anından itibaren, bireyin yanındadır. Aslında çoğu zaman kritik aşamalar, daha mahkemeye bile gidilmeden önce yaşanır. Müdafinin orada olup olmaması, kişinin geleceğini belirleyebilir.

Müdafinin Görev Alanı: Bir Adım Geri, Bir Adım İleri

Müdafinin temel görevi, savunma hakkının hayata geçirilmesini sağlamaktır. Ancak bu, sadece savunma yapmak anlamına gelmez. Müdafi aynı zamanda usule uygunluğu gözetir, delillerin hukuka aykırı elde edilmesini engeller ve gerektiğinde bunlara itiraz eder.

Bu noktada müdafi ne bir savcıyla çatışma halindedir ne de yargıcın yardımcısıdır. O, sistemin içinde ama sistemden bağımsız, yalnızca müvekkilinin menfaatini gözeten bir figürdür. Duruşma salonundaki suskunluğu da, yüksek sesle yaptığı itiraz da, aynı amaca hizmet eder: adaletin sağlanması.

Müdafi Sadece Hukuk Bilmez, İnsan da Bilir

Burada unutulmaması gereken bir diğer önemli boyut ise müdafinin insani yönüdür. Hukuk kurallarını bilmek, elbette işin temelidir. Ama müdafi, aynı zamanda insan psikolojisini de tanımalıdır. Gözaltında panik halindeki bir şüpheliye ne zaman konuşmaması gerektiğini söylemek, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda duygusal bir sezgi gerektirir.

Bazı müdafiler, sadece yasaları değil, mahkeme kültürünü, yargıçların tutumlarını, savcıların alışkanlıklarını da bilir. Çünkü müdafilik, teorik bir bilgiden çok daha fazlasını gerektirir: Gözlem, sabır, strateji ve çoğu zaman da sağduyu.

Müdafiye Neden Bu Kadar İhtiyaç Duyulur?

Türkiye’de ve dünyada savunma hakkı, temel insan hakları arasında yer alır. Ancak bu hakkın kâğıt üzerinde tanınması yeterli değildir. Onu kullanabilecek araçların sağlanması gerekir. Müdafi, işte bu araçların başında gelir.

Aşağıdaki gibi durumlar, müdafinin varlığını zorunlu kılar:

  • Gözaltı işlemleri sırasında kişi, hakkını bilmeyebilir.

  • İfade verirken baskı altında kalabilir.

  • Dosyadaki delillerin niteliklerini yorumlayamayabilir.

  • Hangi haklardan feragat ettiğini fark etmeyebilir.

Bu koşullarda müdafi, yalnızca “orada bulunan” biri değildir; bireyin anlamadığı dili çeviren, hukuku kişinin lehine çevirebilen kişidir.

Müdafi ile Avukat Arasındaki Fark Nedir?

Hukuk fakültesinden mezun olmuş, ruhsatını almış bir kişinin unvanı “avukat”tır. Bu kişi, müvekkili adına dava açabilir, savunma yapabilir, danışmanlık verebilir, ticari sözleşmeleri düzenleyebilir veya idareyle ilişkileri yürütebilir. Ancak tüm bu yetkiler bir şemsiye görevi görür. O şemsiyenin altında yer alan uzmanlıklardan biri de müdafilik görevdir.

Müdafi Ne Zaman Avukat Olmaz?

Bu sorunun cevabı basit görünse de, uygulamada büyük kafa karışıklığına neden olur. Müdafi, aslında bir avukattır. Ancak her avukat, müdafilik yapmaz. Çünkü müdafilik, sadece ceza yargılaması içinde karşılaşılan bir kimliktir. Miras davası yürüten bir avukat ya da boşanma sürecini takip eden bir vekil, hukuken müdafi değildir.

  • Müdafi, ceza soruşturmasında ve davasında görevlidir.

  • Vekil avukat, özel hukuk uyuşmazlıklarında ve idari davalarda görev alabilir.

  • Müdafi, şüpheli ya da sanığın savunmasını üstlenir.

  • Avukat ise her iki taraf için de temsil yetkisine sahiptir.

Bu fark yalnızca hukuki değil, fonksiyoneldir. Müdafi görevini ifa ederken kamusal bir sorumluluğa da sahiptir. Çünkü ceza yargılaması, bireyin en temel hakkı olan özgürlüğü doğrudan etkileyen bir süreçtir. O nedenle müdafi, yalnızca bir meslek mensubu değil; hukuk düzeninin güvenlik supabıdır.

Görev Alanı Olarak Farklılıklar

Müdafi ile avukat arasındaki en belirgin ayrım, görev alanlarında ortaya çıkar. Avukatlar hukuk sisteminin hemen her alanında görev alabilirken, müdafi yalnızca ceza yargılamalarında faaliyet gösterir. Yani bir avukat boşanma davası, miras taksimi ya da ticari bir uyuşmazlıkla ilgili dava yürütebilirken; müdafilik sıfatı, yalnızca bir kişi hakkında suç isnadı varsa ve ceza tehdidi söz konusuysa devreye girer.

Temsil yönünden bakıldığında, avukat bir davada her iki tarafı da temsil edebilir; örneğin bir borç ilişkisi davasında alacaklının ya da borçlunun vekilliğini üstlenebilir. Oysa müdafi sadece şüpheli ya da sanığın yanında yer alır. Müdafi, iddia makamı karşısında savunma pozisyonunu temsil eder.

Görevlendirme açısından da önemli bir fark söz konusudur. Avukatlar genellikle müvekkilleriyle özel sözleşmelerle çalışır, yani hizmet karşılığında ücret talep ederler. Müdafi ise bazı durumlarda kişinin talebi olmadan, baro tarafından zorunlu olarak görevlendirilebilir. Özellikle 18 yaşından küçükler ya da ağır suç isnadı altındaki kişiler için müdafi atanması zorunludur ve bu görev, kamu hizmeti niteliği taşır.

Son olarak, müdafi görevini yerine getirirken yalnızca temsil ettiği kişinin menfaatini değil, aynı zamanda adil yargılanma sürecinin bütünlüğünü de gözetmekle yükümlüdür. O yüzden müdafilik, sıradan bir vekâlet ilişkisinin ötesinde, kamusal boyutu olan bir görev alanıdır.

Müdafilik Bir Uzmanlık Alanı mı?

Bu soru, son yıllarda sıkça tartışılmaktadır. Müdafilik, teorik olarak her avukatın üstlenebileceği bir görevdir. Ancak uygulama, farklı bir gerçekliği ortaya koyar. Özellikle ağır ceza mahkemelerinde görülen davalarda, müdafilik görevini yerine getirmek ciddi bir hazırlık ve tecrübe gerektirir.

  • Ceza Muhakemesi Kanunu’na hâkim olmak,

  • Hakim ve savcı uygulamalarını tanımak,

  • Delil hukuku bilgisini etkin kullanmak,

  • Yargı pratiğini saha tecrübesiyle harmanlamak gerekir.

Bu yüzden birçok baro, CMK kapsamındaki müdafilik için özel eğitimler verir. Hatta bazı barolar, bu eğitimleri tamamlamayan avukatları listelere almaz. Müdafilik, “gönüllülükle yapılan bir iş” olmaktan ziyade, yüksek sorumluluk taşıyan bir mesleki yeterliliktir.

Toplumdaki Algı Farkı

Avukatlık kavramı, toplumda çoğu zaman genel geçer bir etiket gibi görülür. Oysa müdafilik, bu etiketin özel bir anlam kazandığı, bazen göz ardı edilen ama kritik anlarda öne çıkan bir roldür. Özellikle gözaltı, tutuklama ya da ciddi bir suç isnadıyla karşı karşıya kalındığında insanlar müdafiye başvurmadan haklarını koruyamayacaklarını fark eder.

Bu yüzden müdafilik, çoğu zaman kişinin adalet sistemiyle olan ilk ve en gerçek temas noktasıdır. İfade odasında susma hakkını hatırlatan da odur, usule aykırı elde edilen delile itiraz eden de. Müdafi, toplumun gözünde "avukat" olarak algılansa da onun yükü ve etkisi çok daha derindir.

Müdafinin Ceza Yargılamasındaki Rolü

Ceza yargılaması, hukuk sisteminin en hassas süreçlerinden biridir. Çünkü burada alınan her karar, doğrudan bireyin özgürlüğüne, onuruna ve hayatına dokunur. Bu kadar yüksek risk taşıyan bir süreçte, sanığın ya da şüphelinin yalnız bırakılması düşünülemez. İşte müdafi bu noktada devreye girer.

Sürecin Başlangıcında: Sessizlikten Önce Müdafi

Gözaltı, genellikle sürecin ilk adımıdır. Müdafinin rolü ise bu aşamada başlar. Aslında çoğu zaman en kritik an, ilk ifadedir.

Müdafi burada ne yapar?

  • Kişinin susma hakkını hatırlatır.

  • Soruşturmanın kapsamını anlamaya çalışır.

  • Kolluğun uyguladığı yöntemleri gözlemler.

  • Usulsüzlük varsa hemen kayıt altına alınmasını sağlar.

Örneğin, bir kişinin ifadesi müdafisiz alındıysa ve kişi bu hakkından haberdar edilmediyse, süreç baştan sakatlanmış olabilir.

İddianame Hazırlanırken: Sessiz Kalmak Değil, Strateji Kurmak

Soruşturma tamamlandıktan sonra savcılık bir iddianame hazırlar. Bu aşamada müdafi sadece belgeleri okumaz; olayları analiz eder, dosyada eksik kalan yönleri tespit eder, tanıklar hakkında bilgi toplar.

  • Delillerin geçerliliğini sorgular.

  • Kamera kayıtlarının eksik olup olmadığını denetler.

  • Müvekkilinin beyanlarıyla deliller arasındaki uyumu kontrol eder.

  • Soruşturma sürecinde yapılan hak ihlallerini raporlaştırır.

Yani müdafi, savcının tezini hazırlarken savunmanın da temelini atar.

Mahkemede: Müdafi Sahada

Kovuşturma aşamasında artık süreç resmileşmiştir. Mahkeme salonunda herkes yerini alır: Hakim, savcı, yazman ve tabii ki müdafi.

Bu noktada müdafinin işlevi yalnızca söz almak değildir.

  • Tanık sorgular.

  • Delil sunar.

  • Karara itiraz eder.

  • Sanığın kişisel koşullarını anlatır.

Örneğin bir hırsızlık davasında, sanığın yaşının küçük olması veya zihinsel engeli olması müdafi tarafından vurgulanabilir. Bu durum, cezanın belirlenmesinde doğrudan etkili olur.

Müdafinin Gözle Görülmeyen Görevleri

Bazı görevler vardır ki, dışarıdan bakıldığında fark edilmez ama süreci belirler.

  • Psikolojik destek sağlar: Özellikle ilk defa adliyeye çıkan biri için müdafi yalnızca hukukçu değil, bir güven kaynağıdır.

  • Süreci sadeleştirir: Teknik hukuki terimleri açıklayarak kişinin neyle karşı karşıya olduğunu anlamasını sağlar.

  • Etkili zaman yönetimi yapar: Duruşmalara hazırlık süresini iyi kullanır.

Müdafi; belgelerle, stratejiyle, sözle ama çoğu zaman da susarak savunur. Yeri geldiğinde hiçbir şey söylemeyerek en doğru hamleyi yapar.

Zorunlu Müdafi Nedir?

Ceza adalet sistemi, bazı durumlarda bireyin yalnız karar verme kapasitesine sahip olmayabileceğini öngörür. Bu tür durumlarda, kişi müdafi talep etmese bile, yasal düzenleme onun yanına bir avukat atanmasını zorunlu kılar. İşte bu kişiye “zorunlu müdafi” denir.

Zorunlu müdafilik, savunma hakkının yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda devletin güvence altına alması gereken bir temel hak olduğunu gösteren en somut uygulamalardan biridir.

Hangi Durumlarda Müdafi Zorunludur?

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 150. maddesi, bazı durumlarda şüpheli veya sanığın müdafisiz yargılanmasını kesin şekilde yasaklar. Uygulamada bu durumlar şöyle özetlenebilir:

  • 18 yaşından küçükler

  • Sağır ve dilsiz bireyler

  • Akıl hastalığı veya zihinsel engeli bulunan kişiler

  • Alt sınırı beş yıl veya daha fazla hapis cezası gerektiren suçlarla yargılanan sanıklar

Bu koşullarda sanığın “avukat istemiyorum” deme hakkı dahi sınırlıdır. Çünkü ortada yalnızca bireyin talebi değil, kamu yararını ilgilendiren bir hak güvenliği söz konusudur.

Av. Ayşegül Karaca (Ceza Hukuku Uzmanı):
“Zorunlu müdafilik, sanığın savunma hakkını kullanabileceği en asgari çerçeveyi oluşturur. Özellikle çocuklar veya zihinsel engelli bireyler açısından bu uygulama, savunmanın bir hak olmaktan çıkıp doğrudan bir korunma mekanizmasına dönüştüğünü gösteriyor.”

Zorunlu Müdafi Nasıl Atanır?

Bu tür durumlarda birey bir avukatla anlaşmasa bile, ilgili baro tarafından bir müdafi görevlendirilir. Bu atama süreci genellikle şu şekilde işler:

  1. Gözaltı ya da ifade alma süreci başlarken savcılık veya kolluk, baroya bilgi verir.

  2. Baro, o gün için nöbetçi olan veya CMK listesinde yer alan bir avukatı sisteme göre atar.

  3. Avukat müdafi sıfatıyla dosyaya girer ve görevi reddetme hakkı bulunmaz.

Burada önemli olan, bu sürecin gecikmeden ve usule uygun şekilde işletilmesidir. Müdafi zamanında dosyaya girmezse, alınan ifade ya da yapılan işlem geçersiz sayılabilir.

Müdafinin Zorunlu Olduğu Davalarda Neden Ekstra Dikkat Gerekir?

Zorunlu müdafilik, genellikle bireyin kendini savunacak yetkinlikte görülmediği ya da davanın ağır sonuçlar doğurabileceği durumlarda gündeme gelir. Bu nedenle müdafinin görevini özensiz şekilde yerine getirmesi, sanık açısından ciddi hak kayıplarına yol açabilir.

  • Bir çocuğun ilk ifadesinin avukatsız alınması hâlinde, süreç baştan bozulmuş olur.

  • Zihinsel engelli bir bireyin neye imza attığını anlamadan beyan vermesi, telafisi olmayan sonuçlar doğurabilir.

  • Ağır ceza mahkemesinde yargılanan bir sanığın müdafisiz kalması, yalnızca o kişinin değil, kararın meşruiyetinin sorgulanmasına neden olur.

Prof. Dr. M. Burhan Küçük (Ceza Hukuku Öğretim Üyesi):
“Savunmanın niteliği, yargının adilliğini doğrudan etkiler. Zorunlu müdafi kurumunun önemi, yalnızca bir kişiyi temsil etmekle sınırlı değildir; aynı zamanda yargılamanın anayasal sınırlar içinde yürütülmesini sağlar.”

Zorunlu Müdafi Her Zaman Etkili midir?

Burada üzerinde durulması gereken bir gerçeklik var: Zorunlu müdafi atanması her zaman etkin bir savunma anlamına gelmez. Atanmış bir avukatın görevi layıkıyla yerine getirmesi, onun kişisel çabası, dosyaya yaklaşımı ve mesleki sorumluluk bilinciyle yakından ilgilidir.

Bu nedenle:

  • Baroların eğitim ve denetim mekanizmaları güçlü olmalıdır.

  • Müdafiye atanma süreci bir “formaliteden” ibaret olmamalıdır.

  • Müdafinin dosyaya hâkim olması ve müvekkil ile etkili iletişim kurması sağlanmalıdır.

Müdafinin Hakları ve Yetkileri

Ceza yargılamasında savunma makamının etkili olabilmesi için, yalnızca orada bulunması değil; gerçek anlamda sürece müdahil olabilmesi gerekir. Müdafinin hak ve yetkileri işte bu amaca hizmet eder. Çünkü müdafi, pasif bir gözlemci değil; yargılamaya doğrudan etki edebilecek aktif bir savunucudur.

Soruşturma Aşamasında Müdafinin Hakları

Bir kişi hakkında henüz dava açılmamış olabilir. Ancak dosya henüz savcının elindeyken, yani soruşturma aşamasındayken bile müdafi devrededir.

Bu aşamada müdafi:

  • Dosya içeriğini inceleyebilir. Kolluk ya da savcılık tarafından toplanan belge, beyan ve delillere erişim hakkına sahiptir.

  • Müvekkiliyle baş başa görüşebilir. Bu görüşmeler hiçbir şekilde sesli veya görüntülü kayda alınamaz.

  • İfade alma işlemlerine katılabilir. Müdafi, müvekkilinin yanında oturur, kolluk ya da savcıya soru yöneltebilir.

  • Usule aykırı işlem varsa itiraz edebilir. İfade baskı altında alınmışsa, hukuka aykırı delil sunulmuşsa bunu kayıt altına aldırabilir.

Bu noktada müdafinin işlevi, yalnızca “orada olmak” değil; süreci şekillendirmek ve gerektiğinde müdahale etmektir.

Av. Ceren Ulu, Ceza Hukuku Pratisyeni:
“Bazı dosyalarda müdafi soru sormamışsa, delil eksikliği davanın kaderini değiştirebilir. O yüzden orada bulunmak yetmez; dosyada aktif bir iz bırakmak gerekir.”

Kovuşturma Sürecinde Yetkiler Genişler

Mahkeme süreci başladığında müdafinin pozisyonu daha da belirginleşir. Artık yalnızca savunma yapmak değil, delil sunmak, tanık çağırmak, çapraz sorgu yapmak gibi görevlerle donanmıştır.

Bu aşamada müdafi:

  • Tanıkları sorgulayabilir ve önceki beyanlarıyla çelişki varsa bunu ortaya koyabilir.

  • Yargılamaya ilişkin deliller sunabilir. Örneğin bir kamera kaydını mahkemeye sunarak suçun işlendiği anın farklı bir yorumunu getirebilir.

  • Esasa ve usule ilişkin itirazlar yapabilir.

  • Karara karşı temyiz veya istinaf yoluna gidebilir.

Bu hakların varlığı, müdafiye “oyunu eşitleme” imkânı tanır. Savcının iddia ettiği olay örgüsüne karşılık, sanığın savunmasının inşa edilebilmesi için bu araçlar şarttır.

Müdafinin Erişim ve Bilgi Hakkı

Müdafinin görevinin gereği olarak dosya bilgilerine erişimi, zamanında ve eksiksiz olmalıdır. Ancak uygulamada bazı sorunlar hâlâ varlığını korumaktadır.

Bazı müdafiler, duruşmadan hemen önce dosyayı inceleme fırsatı bulamadığını, bazı belgelerin eksik gönderildiğini ya da zamanında paylaşılmadığını ifade ediyor. Oysa savunma hakkının anlamlı olabilmesi için bilginin eksiksiz olması gerekir.

Prof. Dr. Hale Tamer (Ceza Muhakemesi Uzmanı):
“Etkili savunma sadece bilgiye ulaşmakla değil, o bilgiyi zamanında ve anlamlı bir biçimde kullanabilmekle mümkündür. Müdafinin haberdar edilmediği bir süreç, savunmasızlığa eşdeğerdir.”

Müdafi, Haklarını Kullanamazsa Ne Olur?

Eğer müdafinin erişim hakkı engellenirse; örneğin dosya paylaşılmazsa, müvekkiliyle görüşmesine izin verilmezse ya da duruşmada söz hakkı tanınmazsa, bu sadece avukatı değil, tüm yargılamayı etkiler.

Bu tür hak ihlalleri:

  • Adil yargılanma ilkesini zedeler.

  • Yargı kararlarının temyizde bozulmasına neden olabilir.

  • Anayasa Mahkemesi ve AİHM nezdinde tazminatla sonuçlanabilecek hak ihlallerine yol açar.

Bu nedenle müdafinin hak ve yetkileri, yalnızca avukatın çalışma koşulları değil; aynı zamanda sanığın özgürlük garantisidir.

Müdafiye Müdahale Hukuka Aykırı mıdır?

Ceza yargılamasında, müdafi yalnızca sanığın yanında oturan bir figür değildir. Onun orada bulunması, yargılamanın meşruiyetini tamamlayan bir unsurdur. Bu nedenle, müdafiye yönelik her türlü engelleme veya müdahale, yalnızca bir bireyin değil, doğrudan adalet sisteminin haklarını ihlal eder.

Müdahale Ne Anlama Gelir?

Uygulamada müdafinin görevini yapmasını zorlaştıran birçok dolaylı veya açık müdahale örneği görülür:

  • Gözaltı sırasında müdafi çağrılmadan ifade alınması

  • Dosya içeriğine erişimin kısıtlanması

  • Sanıkla baş başa görüşmenin önüne geçilmesi

  • Duruşmada söz verilmemesi ya da beyanlarının tutanağa geçirilmemesi

Bu tür durumlar yalnızca usul hatası değil, savunma hakkının ihlalidir. Müdafinin devre dışı bırakıldığı bir yargılama, adil yargılama sayılmaz.

Anayasa ve AİHS Ne Diyor?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesi, herkesin savunma hakkına sahip olduğunu açıkça belirtir. Bu hakkın fiilen kullanılabilmesi, müdafinin görevini özgürce yapabilmesiyle mümkündür. Aynı şekilde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi de, kişinin savunmasını kendi seçeceği bir avukat aracılığıyla yapma hakkını garanti altına alır.

Anayasa Mahkemesi 2019/27804 sayılı kararında şöyle der:
“Müdafi ile görüşme hakkına müdahale edilmesi, savunma hakkının ihlalidir. Bu ihlal, adil yargılanma hakkı kapsamında müstakil bir hak kaybına yol açar.”

Bu tür kararlar, müdafinin yalnızca varlığıyla değil, etkinliğiyle de korunması gerektiğini gösterir.

Müdafiye Yönelik Müdahale Sıradanlaştırılamaz

Adli süreçlerde bazen pratik nedenlerle müdafinin rolü göz ardı edilebilir. “Zaten dosyada ciddi bir delil var, savunmanın etkisi olmayacak” gibi yaklaşımlar, hukukun temel ilkeleriyle çelişir. Müdafinin sürece aktif katılımı, yalnızca sanığın lehine sonuç doğurması için değil; yargılamanın şeffaf ve adil yürüdüğünün güvencesi olması açısından da zorunludur.

Müdafiyi görmezden gelen bir sistem, adaleti yalnızlaştırır.

Müdafinin Dokunulmazlığı, Sanığın Savunma Alanıdır

Bir avukatın mahkeme salonunda serbestçe konuşabilmesi, gözaltı merkezinde müvekkiliyle yalnız kalabilmesi ya da bir duruşmada iddialara cevap verebilmesi sadece mesleki bir kolaylık değil, sistemin işlemesi için bir gerekliliktir. Bu yetki ve hakların ihlali, müdafiyi değil, savunma hakkının kendisini hedef alır.

Müdafinin özgürce çalışamadığı bir yargılama, tek kanatla uçmaya çalışan bir adalet anlayışından ibarettir.

Kaynakça

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)

Prof. Dr. Yener Ünver & Prof. Dr. Hakan Hakeri, “Ceza Muhakemesi Hukuku”, Adalet Yayınevi, 2022.

Av. Dr. Bahri Belen, “Ceza Muhakemesi Hukuku”, Beta Yayınları, İstanbul, 2021.

Prof. Dr. Yener Ünver & Prof. Dr. Hakan Hakeri, “Ceza Muhakemesi Hukuku”, Adalet Yayınevi, 2022.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) resmi adresinde müdafilik uygulamaları, CMK görevlendirmeleri ve ilgili mevzuatlara erişim mümkündür.