Nafile Namazı: Farzın Ötesinde Bir Yakınlaşma ve Ruhani Derinlik
İbadetlerin Ötesinde Bir Çağrı – Nafile Namazı
Namaz, bir Müslüman'ın hayatının kalbinde yer alan, ruhu besleyen ve Rabbiyle kurduğu en özel bağdır. Günde beş kez, belirli vakitlerde eda ettiğimiz farz namazlar, bizler için vazgeçilmez bir borçtur. Ancak İslam'ın ibadet anlayışı, sadece bu zorunlu yükümlülüklerle sınırlı kalmaz; kalpten gelen, gönüllü yapılan ve kulun kendi iradesiyle Rabbine daha da yaklaşma arayışının bir yansıması olan nafile namazlarını da içerir.
Çoğu zaman "ek ibadetler" olarak algılansa da, nafile namazların ruhani dünyamızdaki yeri çok daha derindir. Onlar, farzların eksiklerini tamamlayan birer destek olmakla kalmaz, aynı zamanda iç dünyamıza huzur katar, manevi derecemizi yükseltir ve Allah'la aramızdaki sevgi bağını güçlendirir. Bu makalede, "nafile namazı nedir?" sorusunun sadece fıkhi bir cevabını aramayacak, bu ibadetin kalbin samimi fısıltısı oluşuna, manevi yükselişin anahtarı oluşuna ve bir Müslümanın hayatına kattığı eşsiz dinginliğe dair derinlemesine bir yolculuğa çıkacağız. Farzların ötesine geçerek, Allah'a daha da yakınlaşmanın o özel tadını keşfetmek için...
Nafile Namazı Nedir? Temel Tanım ve Fıkhî Konumu
"Nafile" kelimesi, Arapça kökenli olup sözlükte "fazlalık, ek, hediye" anlamlarına gelir. Dini terim olarak ise, İslam fıkhında, kişinin farz ve vacip olan ibadetlerin dışında, kendi isteğiyle ve gönüllü olarak yaptığı tüm ibadetleri ifade eder. Namaz özelinde ise, Müslümanın Allah rızasını kazanmak, O'na yakınlaşmak ve manevi derecesini yükseltmek amacıyla kıldığı, ancak zorunlu (farz veya vacip) niteliğinde olmayan namazlardır.
İslam hukukunda namazlar, hükümlerine göre farklı derecelere ayrılır:
Farz Namazlar: Kılınması kesinlikle zorunlu olan ve terk edilmesi haram sayılan namazlardır (Beş vakit namaz, Cuma namazı, Cenaze namazı).
Vacip Namazlar: Farz kadar kesin olmamakla birlikte, kuvvetli delillerle emredilmiş namazlardır (Hanefî mezhebinde Vitir ve Bayram namazları).
Sünnet Namazlar: Hz. Peygamber'in (s.a.v.) farz ve vacip namazlar dışında devamlı kıldığı veya ara sıra kıldığı namazlardır. Bunlar genellikle farz namazlara bağlı (revâtib sünnetler) veya bağımsız (gayr-i revâtib sünnetler) olabilir.
Nafile Namazlar: Nafile terimi, tüm sünnet namazları kapsadığı gibi, sünnetin dışındaki gönüllü ibadetleri de içine alır. Kısacası, her sünnet namazı bir nafiledir, ancak her nafile namazı sünnet değildir. Örneğin, bir dilek için kılınan hacet namazı bir nafile iken, Peygamberimizin her sabah kıldığı sabah namazı sünneti de nafile kategorisindedir.
Nafile namazlar, kulun Allah'a olan sevgi ve bağlılığının bir göstergesi, farz ibadetlerdeki olası kusurları telafi etme aracı ve manevi yükseliş yolunda atılan samimi adımlardır.
Nafile Namazlarının Önemi: Neden Nafile Kılarız?
Nafile namazlar, sadece "ekstra" bir ibadet değil, kulun Rabbine olan aşkının, teslimiyetinin ve O'na daha da yakınlaşma arzusunun derin bir yansımasıdır. Bu ibadetlerin ardında yatan hikmetler, onları neden hayatımızın bir parçası yapmamız gerektiğini açıkça gösterir.
A. Farzların Eksiklerini Tamamlama: Kalkan ve Zırh
Farz namazlarımızı büyük bir dikkatle kılmaya çalışsak da, bazen bilmeden veya irademiz dışında eksiklikler, kusurlar olabilir. İşte bu noktada nafile namazlar adeta bir kalkan görevi görür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk amel namazdır. Eğer namazı tam ise ne âlâ. Şayet namazında bir eksiklik varsa, Allah Teâlâ: 'Bakın bakalım kulumun nafile namazları var mı?' buyurur. Eğer nafile namazları varsa, farzların eksiklikleri nafilelerle tamamlanır." (Tirmizî, Salât, 188). Bu hadis, nafilelerin farzlarımızı telafi etme ve Allah katındaki durumumuzu iyileştirme gücünü net bir şekilde ortaya koyar.
B. Allah'a Yakınlaşma ve Sevgi Kazanma: Manevi Mertebe
Nafile ibadetler, Allah'a duyulan sevgi ve teslimiyetin en samimi ifadesidir. Farzlar birer yükümlülük iken, nafileler gönüllü bir hediye gibidir. Kulun kendi isteğiyle Rabbine yönelmesi, O'na olan aşkının güçlü bir işaretidir. Kudsi bir hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Kulum bana nafilelerle yaklaşmaya devam eder, tâ ki ben onu severim. Ben onu sevdiğim zaman işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum..." (Buhârî, Rikâk, 38). Bu ifade, nafilelerin kul ile Rabbi arasındaki mesafeyi nasıl kısalttığını, ilahi sevgiye nasıl ulaştırdığını ve kulun manevi derecesini nasıl yükselttiğini çarpıcı bir şekilde anlatır.
C. Günahların Affı ve Derecelerin Yükselmesi: Arınma Yolu
İnsan, fıtratı gereği hata yapmaya meyillidir. Günahlar, ruhumuzu kirleten ve kalbimizi daraltan lekeler gibidir. Nafile namazlar ise bu lekeleri temizleyen, ruhumuzu arındıran manevi bir yıkanmadır. Hadislerde nafile namazların günahları affettirici ve dereceleri yükseltici özelliği sıkça vurgulanmıştır. Her secdede, her rükûda, kulun günahlarından bir parça dökülür, manevi yükü hafifler. Ayrıca, cennetteki derecelerin yükselmesi de nafile ibadetlerle doğrudan ilişkilidir. Her gönüllü secde, cennette bir köşkün, bir derecenin daha kazanılmasına vesile olabilir.
Nafile Namazı Çeşitleri: Zengin Bir İbadet Yelpazesi
Nafile namazlar, kulun Allah'a olan içten yönelişinin bir sonucu olarak oldukça geniş bir yelpazeye sahiptir. Bazıları beş vakit namazlara bağlı olarak kılınırken, bazıları özel bir sebep veya belirli bir zaman diliminde eda edilir. Her nafile namazının kendine özgü bir fazileti ve hikmeti bulunur.
A. Vakit Namazlarına Bağlı Nafileler: Revâtib Sünnetler
Bunlar, farz namazların öncesinde veya sonrasında kılınan, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) çoğunlukla devam ettiği sünnetlerdir. Onlar, farz namazlara bir hazırlık ve tamamlayıcı niteliktedir.
Sabah Namazı Sünneti: Farzdan önce iki rekât kılınır. Peygamber Efendimiz'in en çok önem verdiği ve terk etmediği sünnetlerdendir. Hadiste, "Sabah namazının iki rekât sünneti, dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır." buyrulmuştur (Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 96).
Öğle Namazı Sünnetleri: Farzdan önce dört, sonra iki rekât kılınır.
Akşam Namazı Sünneti: Farzdan sonra iki rekât kılınır.
Yatsı Namazı Sünnetleri: Farzdan sonra iki rekât kılınır. (Hanefî mezhebinde farzdan önce dört rekât da sünnet olarak kabul edilir.)
Bu revâtib sünnetler, hem farz namazların kusurlarını tamamlar hem de kulun Allah'a olan bağını pekiştirir.
B. Belirli Sebeplere Bağlı Nafileler: Özel Durumların İbadeti
Bu nafileler, özel bir olayın gerçekleşmesi, bir ihtiyacın hissedilmesi veya belirli bir durumun ortaya çıkması üzerine kılınır.
Kuşluk Namazı (Duha): Güneşin doğuşundan yaklaşık 45 dakika sonra başlayıp öğle namazına 45 dakika kalana kadar kılınabilen, en az iki, en fazla on iki rekât olabilen faziletli bir namazdır.
Teheccüd Namazı: Gece yarısından sonra, seher vaktine kadar kılınan ve Kur'an'da da teşvik edilen çok faziletli bir namazdır. Kulun Allah'a en yakın olduğu vakitlerdendir. Genellikle ikişer rekâtlar halinde kılınır.
Tahiyyetü’l-Mescid: Camiye girildiğinde, oturmadan önce kılınan iki rekâtlık namazdır. Camiye duyulan saygının bir ifadesidir.
Hacet Namazı: Kulun bir dileği veya ihtiyacı olduğunda, Allah'a yönelerek kıldığı dört rekâtlık nafile namazıdır.
İstihare Namazı: Bir konuda karar vermekte tereddüt eden kişinin, hayırlısını Allah'tan dilemek için kıldığı iki rekâtlık namazdır.
Tevbe Namazı: Günah işleyen bir kulun, pişmanlık duyarak Allah'tan af dilemek amacıyla kıldığı iki rekâtlık namazdır.
Bu çeşitlilik, İslam'da ibadetin ne kadar zengin olduğunu, kulun her durumda Rabbine yönelme imkânına sahip olduğunu gösterir.
Nafile Namazlarının Kılınışı: Nasıl Uygulanır?
Nafile namazları, temel olarak farz namazların kılınış prensiplerine benzer. Ancak rekat sayıları, niyet ve zamanlama açısından bazı farklılıklar gösterebilir. Esas olan, ihlasla, huşu içinde ve sünnete uygun olarak eda etmektir.
A. Genel Kaideler ve Temel Adımlar
Her namazda olduğu gibi, nafile namazlarda da belirli adımlar izlenir:
Niyet: Hangi nafile namazı kılınacaksa (örneğin, "Allah rızası için iki rekât kuşluk namazı kılmaya niyet ettim") kalben niyet edilir. Dil ile söylenmesi zorunlu değildir.
Tekbir: "Allahü Ekber" diyerek namaza başlanır ve eller kulak hizasına kadar kaldırılır.
Kıyam: Ayakta durularak Fatiha Suresi ve ardından en az bir kısa sure okunur.
Rüku: "Allahü Ekber" diyerek rükûya eğilinir ve üç defa "Sübhâne Rabbiye'l-Azîm" denilir.
Secde: Rükûdan kalktıktan sonra "Allahü Ekber" diyerek secdeye gidilir, üç defa "Sübhâne Rabbiye'l-A'lâ" denilir. İki secde arası oturulur ve tekrar secdeye gidilir.
Oturma ve Selam: Son rekatın secdesinden sonra oturularak Ettehiyyatü, Salavatlar ve Rabbena duaları okunur. Ardından önce sağa, sonra sola "Esselâmü aleyküm ve rahmetullah" diyerek selam verilir.
B. Rekat Sayıları ve Kılınış Zamanları
Nafile namazların rekat sayıları ve kılınış zamanları, namazın türüne göre değişir:
İki Rekâtlı Nafileler: Çoğu nafile namaz ikişer rekât halinde kılınır. İstenirse, her iki rekâtta bir selam verilerek namaza devam edilebilir.
Dört Rekâtlı Nafileler: Bazı nafileler (örneğin öğle namazının ilk sünneti) dört rekât olarak kılınır. Bu dört rekât, tıpkı farz namaz gibi arka arkaya kılınabilir.
Özel Zamanlar: Teheccüd namazı gecenin son üçte birinde, Kuşluk namazı kuşluk vaktinde gibi belirli zamanlara özgüdür.
Mekân: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) nafile namazların evde kılınmasının faziletine dikkat çekmiştir. Evde kılınan nafilelerin bereketi ve sevabı daha fazladır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve Nafile Namazları: Sünnetin Önemi
Nafile namazların İslam geleneğindeki yerini anlamak için, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) bu namazlara olan yaklaşımına ve uygulamalarına bakmak gerekir. O (s.a.v.), bizler için en güzel örnektir ve sünnet-i seniyyesi, nafile ibadetlerin nasıl eda edilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyar.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), farz namazları asla terk etmezdi; ancak bunların yanı sıra nafile namazlara da büyük bir özen gösterirdi. O'nun hayatı, nafile ibadetlerin sadece birer ek değil, kulun Rabbiyle olan bağını sürekli diri tutan, manevi derecesini yükselten önemli araçlar olduğunu kanıtlar.
Peygamber'in Devamlılığı ve Şükrü: Hz. Aişe validemizden nakledilen hadislerde, Peygamber Efendimiz'in geceleri teheccüd namazına kalkmaya ne kadar önem verdiği, hatta ayakları şişene kadar namaz kıldığı belirtilir. "Allah seni affetmişken neden bu kadar yoruluyorsun?" diye sorulduğunda, "Ben şükreden bir kul olmayayım mı?" (Buhârî, Teheccüd, 16) buyurmuştur. Bu, nafile namazların sadece günah affı için değil, aynı zamanda derin bir şükür bilinciyle kılınması gerektiğini gösterir.
Çeşitli Nafilelere Teşvik: Resûlullah (s.a.v.), sadece kendi kıldığı namazlarla kalmayıp, ashabını da nafile namazlara teşvik etmiştir. Kuşluk namazı, akşamdan sonra Evvâbîn namazı, camiye girildiğinde Tahiyyetü’l-Mescid kılınması gibi birçok nafile namazın faziletini bizzat kendisi açıklamış ve tavsiye etmiştir.
Evde Kılma Hassasiyeti: Peygamber Efendimiz, nafile namazların evde kılınmasının faziletine dikkat çekmiştir. "Evlerinizi kabirlere çevirmeyin!" (Buhârî, Cum`a, 36) hadisi, nafilelerin evin bereketini artırdığına ve hane halkının ibadetle iç içe olmasına işaret eder. Bu, aynı zamanda gösterişten uzak, ihlaslı bir ibadet anlayışının da bir göstergesidir.
Sünnet-i seniyye, nafile namazların nasıl bir ruhla eda edilmesi gerektiğine dair bize en güzel örneği sunar.
Nafile Namazının Birey Üzerindeki Psikolojik ve Manevi Etkileri
Namaz, sadece fiziksel hareketlerden ve dualardan ibaret değildir; bireyin iç dünyasında derin dönüşümler yaratan ruhani bir eylemdir. Nafile namazlar da bu dönüşümün önemli bir parçasıdır. Gönüllü olarak Rabbine yönelen bir kulun kalbinde ve ruhunda oluşan etkiler, hem bu dünyadaki yaşantısına hem de ahirete yönelik birer kazanımdır.
A. İç Huzur ve Dinginlik: Ruhun Aynası
Gündelik hayatın telaşı, stresi ve karmaşası içinde kaybolduğumuz anlarda, nafile bir namaza durmak, ruhumuz için bir sığınak gibidir. Namaz, bireyi dış dünyanın gürültüsünden uzaklaştırıp, içsel bir sessizliğe ve dinginliğe davet eder. Bu, zihinsel rahatlamanın, stresi azaltmanın ve kaygı düzeyini düşürmenin en doğal yollarından biridir. Allah'a yönelmek, sorunları O'na havale etmek ve O'nun kudretine sığınmak, kalbe tarifsiz bir huzur verir. Kur'an'daki "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur." (Ra'd Suresi, 28. ayet) ifadesi, bu derin gerçeğin en güzel özetidir.
B. Disiplin ve Zaman Yönetimi: Hayata Düzen Katma
Özellikle düzenli kılındığında, nafile namazlar bireyin hayatına belirgin bir disiplin katar. Farz namazlar zaten belirli vakitleri olan bir düzen sunarken, nafileler kişinin kendi iradesiyle bu düzeni daha da pekiştirmesini sağlar. Örneğin, gecenin bir vaktinde kalkıp teheccüd kılmak, kişisel iradeyi güçlendirir ve zamanı daha verimli kullanma bilinci kazandırır. Bu disiplin, sadece ibadet hayatına değil, günlük işlere ve diğer sorumluluklara da yansır.
C. Şükür ve Tevekkül Bilinci: Anlam Katma
Namaz, şükrün en somut ifadelerinden biridir. Nafile namazlar, kulun Allah'ın verdiği nimetlere karşı duyduğu minnettarlığı daha da derinleştirir. Sadece zorunlu olduğu için değil, kalben hissederek ve şükrederek kılınan her rekât, şükür bilincini pekiştirir. Aynı zamanda namaz, kulun kendini Allah'a teslim etmesi, O'nun kudretine ve ilahi takdire güvenmesi anlamına gelen tevekkül hissini de güçlendirir. Hayatın belirsizlikleri karşısında Allah'a güvenmek, kişinin içsel gücünü artırır ve zorluklar karşısında daha metin olmasını sağlar.
Nafile Namazı ve Toplumsal Faydaları: Bireyden Topluma Yansıyanlar
İslam'da ibadetler, sadece birey ile Allah arasındaki özel bir ilişkiyi değil, aynı zamanda toplum üzerinde de derin etkiler bırakan boyutlara sahiptir. Nafile namazlar da, bireysel manevi yükselişin yanı sıra, dolaylı yollarla toplumsal faydalar sağlar. Bireylerin ruhsal ve ahlaki gelişimleri, zincirleme bir etkiyle topluma yansır.
A. Toplumsal Bilinç ve Dayanışma Üzerindeki Etkileri
Düzenli olarak nafile ibadetlerle meşgul olan bir birey, sadece kendi iç dünyasını değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluklarını da daha derinlemesine hisseder. Zira namaz, insanı bencillikten uzaklaştırır, diğer insanlara karşı empati ve şefkat duygularını geliştirir. Gönüllü olarak Allah'a yönelen bir kişi, aynı zamanda toplumun iyiliği için de daha fazla çaba sarf etme eğiliminde olur. Bu durum, bireylerin kendi çevrelerine ve topluma karşı daha duyarlı olmalarını teşvik eder, böylece toplumsal dayanışma ve yardımlaşma ruhunun gelişmesine katkıda bulunur.
B. İbadet Alışkanlığının Yaygınlaşmasına Katkısı
Nafile namazların bireysel düzeydeki yaygınlığı, aynı zamanda toplumsal bir ibadet bilincinin oluşmasına da zemin hazırlar. Bir cemaatte veya ailede nafile namazların düzenli olarak kılınması, diğer bireylere de olumlu bir örnek teşkil eder. Özellikle genç nesillerin, sadece farzların değil, gönüllü ibadetlerin de ne kadar kıymetli olduğunu görmesi, onların da manevi hayatlarına bir derinlik katmalarını teşvik eder. Bu durum, toplumda genel bir ibadet alışkanlığının ve manevi değerlere bağlılığın artmasına yardımcı olur.
Nafile Namazları Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Nafile namazlar konusunda akıllara takılan bazı genel sorular vardır. İşte bu sorulara kısa ve öz cevaplar:
Nafile namazlar cemaatle kılınabilir mi? Genel olarak nafile namazlar tek başına kılınır. Ancak teravih namazı gibi bazı istisnalar dışında, nafile namazların cemaatle kılınması uygun görülmez.
Kaza namazı olan kişi nafile namaz kılabilir mi? Fıkıh alimleri arasında farklı görüşler olsa da, genel kabul gören görüşe göre kaza namazı borcu olan bir kimsenin öncelikle kaza namazlarını eda etmesi tavsiye edilir. Ancak, yine de nafile namaz kılmasında bir sakınca yoktur, hatta sünnet-i müekkede olan nafileleri kılmak caizdir. Kaza namazı olan kişi, nafile yerine kıldığı her rekatın sevabını kazanabilir.
Nafile namaz kılınması uygun olmayan vakitler var mı? Evet, güneşin doğuşu, tam tepe noktasına gelişi ve batışı sırasında hiçbir namaz kılınmaz. Ayrıca, ikindi namazından sonra güneş batana kadar ve sabah namazından sonra güneş doğana kadar olan vakitler de bazı mezheplere göre mekruh vakitlerdir.
Nafile namazda sehiv secdesi gerekir mi? Evet, nafile namazlarda da farz namazlarda olduğu gibi bir yanılgı (sehiv) durumunda sehiv secdesi gerekir.
Nafile Namazlarını Hayatımıza Katmak: Adımlar ve Tavsiyeler
Nafile namazların manevi faydaları ortadayken, onları hayatımıza dahil etmek her zaman kolay olmayabilir. Ancak küçük ve istikrarlı adımlarla bu değerli ibadeti günlük rutinimizin bir parçası haline getirebiliriz.
A. Başlangıç İçin Küçük Adımlar: Yola Çıkış
Her büyük yolculuk, küçük bir adımla başlar. Nafile namazlara başlamak için birden tüm çeşitlerini kılmaya çalışmak yerine, daha kolay ve alışması mümkün olanlarla başlayabiliriz:
Vakit Namazlarının Sünnetleri: Beş vakit namazın sünnetlerine odaklanmak, nafile alışkanlığı kazanmanın en pratik yoludur. Bunlar farzlarla birlikte kılındığı için adaptasyonu kolaylaştırır.
Abdest Namazı: Her abdest aldığımızda kılınan iki rekâtlık "abdest namazı", pratik ve kısa bir nafiledir. Bu, abdestin manevi temizliğini namazla taçlandırmanın güzel bir yoludur.
B. Düzenliliğin Önemi ve İstikrar: Kalıcı Olmak
Bir ibadeti bir kere yapmak kolaydır; ancak onu düzenli ve istikrarlı bir şekilde sürdürmek gerçek zorluktur. Nafile namazlarda da süreklilik, geçici heveslerden çok daha önemlidir. Hadiste belirtildiği gibi, "Amellerin Allah katında en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır." Günde iki rekât kuşluk namazı kılmak, her gün bir saat ibadet etmekten daha değerli olabilir, yeter ki devamlı olsun.
C. Niyetin ve İhlasın Rolü: Kalbin Samimiyeti
Nafile namazların kabulü ve faydası, büyük ölçüde niyetin samimiyetine ve ihlasa bağlıdır. Her nafile namazda temel niyet, sadece ve sadece Allah'ın rızasını kazanmak olmalıdır. Gösterişten ve başkalarına beğendirme düşüncesinden uzak durmak esastır. Niyet, sadece dilde söylenen bir cümle değil, kalbin tüm benliğiyle Allah'a yönelmesidir.
Nafile Namazı – Kalbin Gönüllü İbadeti
"Nafile namazı nedir?" sorusunun izini sürerken, sadece fıkhi bir kavramın ötesinde, kulun Rabbiyle olan özel bağının, manevi derinleşme arayışının ve kalbin gönüllü çağrısının bir ifadesini keşfettik. Nafileler, bir Müslüman'ın hayatında sadece farzları tamamlayan bir ek değil, aynı zamanda manevi bir yükseliş merdiveni, bir huzur kaynağı ve ilahi sevgiye ulaşma yolunda atılan samimi adımlardır.
Bu makalede gördük ki: Nafile namazlar, farzların olası eksiklerini tamamlar, manevi mertebelerin yükselmesine vesile olur, günahların affına ve ahiretteki derecelerin artmasına katkıda bulunur. Çeşitliliğiyle kulun her durumda Rabbine yönelme imkânı sunar, bireysel düzeyde huzur ve disiplin, toplumsal düzeyde ise ahlaki yükselmeye ve dayanışmaya katkı sağlar.
Nafile namazlar, bize Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) ve ashabının örnekliğini sunar; bu ibadetlerin sadece bir görev değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı, bir sevgi nişanesi olduğunu gösterir. Onları hayatımıza dahil etmek, sadece belirli rekatları eda etmekten ibaret değildir; kalbimizi Allah'a daha fazla açmak, O'nunla daha derin bir iletişim kurmak ve manevi yolculuğumuzda daha ileri adımlar atmaktır.
Unutmayalım ki, bu gönüllü ibadetler, bizi dünyaya bağlayan zincirleri gevşetirken, ahirete dair umutlarımızı pekiştirir. Nafile namazlar, bize Rabbin kapısının her zaman açık olduğunu, O'na her an gönüllü olarak yönelebileceğimizi ve bu yönelişin ruhumuza tarifsiz bir dinginlik katacağını fısıldar. Onlar, kalbin en samimi duası, ruhun en içten yakarışıdır.