Temyiz: Adaletin Son Kapısı ve Yüksek Mahkeme Nezdinde Hukuki Denetim

Temyiz Nedir?
Bir mahkeme kararının kesinleşmesi her zaman adaletin tecelli ettiği anlamına gelir mi? Ya bir yargılama sürecinde gözden kaçan kritik bir detay varsa, ya da hukukun yanlış yorumlanması söz konusuysa? İşte tam da bu noktada, “temyiz” adını verdiğimiz o kritik hukuki kapı aralanır. Temyiz, basit bir üst mahkeme incelemesi olmanın ötesinde, hukukun doğru uygulanmasını sağlamak, yargılamadaki hataları gidermek ve nihayetinde adaletin mutlak tecellisine ulaşmak için tanınmış son başvuru yoludur. Bir kararın kesinleşmesiyle bitmeyen, aksine hukuki doğruluğun son kez sınandığı bu süreç, hukuk devleti ilkesinin en temel güvencelerinden biridir.
Temyiz Kavramının Temel Anlamı
Temyiz, kelime anlamı itibarıyla "ayırt etme, seçme, bir şeyi diğerinden üstün tutma" gibi anlamlara gelse de, hukuki terminolojide çok daha özel bir karşılığa sahiptir. Hukukta temyiz, ilk derece mahkemesi ve bölge adliye/idare mahkemeleri (istinaf) tarafından verilen kararların, hukuka uygunluk açısından üst yargı mercileri tarafından incelenmesi sürecidir. Yani, kararın kendisi değil, karara ulaşılırken uygulanan hukukun doğruluğu denetlenir.
Hukuki Bağlamda Temyizin Önemi
Hukuk Birliğini Sağlama: Temyiz, farklı mahkemeler arasında hukukun farklı yorumlanmasını engeller. Ülke genelinde benzer davalara benzer hukuki sonuçların uygulanmasını sağlayarak, hukuk birliğini ve öngörülebilirliğini temin eder.
Hukuk Güvenliği: Bireylerin yargı kararlarına güvenmesini sağlar. Bir kararın hatalı olabileceği şüphesiyle dahi olsa, daha yüksek bir mahkemenin denetiminden geçme imkânı, hukuki güvenliği pekiştirir.
Adaletin Sağlanması: Yargılama sürecinde ortaya çıkabilecek hukuki hataların, eksikliklerin veya yanlış yorumlamaların son bir kez daha gözden geçirilerek düzeltilmesine olanak tanır.
Ceza, Hukuk, İdare Gibi Alanlarda Ortak Çatı İşlevi
Temyiz yolu, Türk yargı sisteminde sadece tek bir alanla sınırlı değildir. Aksine, yargının üç ana kolunda da benzer bir çatı görevi görür:
Ceza Yargılaması: Sanığın veya mağdurun haklarının korunması, adil yargılanma ilkesinin güvence altına alınması için ceza mahkemelerince verilen kararların hukuka uygunluğu denetlenir.
Hukuk Yargılaması: Taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıklarda (ticari davalar, aile hukuku davaları vb.) verilen kararların yasalara uygunluğu Yargıtay tarafından incelenir.
İdari Yargılama: İdarenin eylem ve işlemlerine karşı açılan davalarda Danıştay, idare mahkemeleri ve bölge idare mahkemeleri kararlarının hukuka uygunluğunu denetler.
Temyiz Yolunun Hukuki Dayanakları
Temyiz hakkı, keyfi bir uygulama değil, hukuk devletinin temel prensipleri ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış bir haktır. Türk hukuk sisteminde bu hak, Anayasa'dan başlayarak ilgili usul kanunlarına kadar çeşitli yasal metinlerde açıkça düzenlenmiştir. Bu yasal dayanaklar, temyizin önemini ve işlevini perçinler.
Anayasa’da Temyiz Hakkı
Türk Anayasası'nın "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36. maddesi, herkesin meşru vasıta ve yollardan iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğunu belirtir. Temyiz hakkı, bu genel hak arama özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının bir uzantısıdır.
Anayasa'nın 141. maddesi ise yargılama süreçlerinin halka açık olmasını ve kararların gerekçeli olarak yazılmasını emreder. Temyiz denetimi de bu gerekçelerin ve uygulanan hukukun doğruluğunu denetleyerek Anayasal güvenceleri somutlaştırır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Temyiz
Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), özel hukuk uyuşmazlıklarında (boşanma, alacak, tazminat vb.) temyiz yoluna başvurma usul ve esaslarını ayrıntılı olarak düzenler.
HMK, hangi mahkeme kararlarının temyize tabi olduğunu, temyiz süresini, başvuru şeklini ve temyiz incelemesinin nasıl yapılacağını net bir şekilde belirler. Hukuk yargılamasında temyiz, daha çok hukuk kurallarının doğru uygulanıp uygulanmadığına odaklanır.
Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda Temyiz
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), ceza yargılamalarında verilen kararların temyiz edilmesi süreçlerini düzenler. Bu alanda temyiz, bireyin özgürlüğünü doğrudan etkileyen kararların son kez hukuki denetimden geçirilmesini sağlar.
CMK'da, hangi suçlara ilişkin kararların temyiz edilebileceği, temyiz süresi, temyiz dilekçesinin içeriği ve temyiz incelemesinin kapsamı gibi detaylar yer alır. Ceza yargılamasında temyiz, hukuka aykırılıklar ve usul hatalarının yanı sıra, maddi gerçeğe ulaşmada yapılan hataların da denetimini kapsayabilir.
Temel Yasal Referanslar ve Karşılaştırmalı Sistemler (Kısa Notlarla)
Türk hukukundaki temyiz sistemi, kıta Avrupası hukuk sistemlerinden (özellikle Almanya, Fransa) etkilenmiştir. Örneğin:
Alman Hukuku: "Revision" olarak adlandırılan temyiz benzeri yol, sadece hukuki denetime odaklanır.
Fransız Hukuku: "Cassation" mahkemesi, kararların sadece hukuka uygunluğunu denetler, olayın esasına girmez.
Türkiye'de temyiz, istinaf (bölge adliye/idare mahkemeleri) sonrası son hukuki denetim yoludur ve esasen "hukuki denetim" niteliği ağır basar.
Temyiz ve İstinaf Arasındaki Farklar
Yargılama süreçlerinde sıkça karıştırılan iki kavram olan temyiz ve istinaf, her ne kadar üst mahkeme denetimi anlamına gelseler de, yapısal ve işlevsel olarak önemli farklılıklar gösterirler. Bu farkları anlamak, hukuki sürecin doğru anlaşılması için hayati önem taşır.
Hiyerarşik Konumları
İstinaf (Bölge Adliye/İdare Mahkemeleri): İlk derece mahkemeleri (Asliye Hukuk, Ağır Ceza, İdare Mahkemeleri vb.) ile Yargıtay/Danıştay arasında yer alan ara denetim makamlarıdır. Karar veren mahkemenin bir üst seviyesindedir.
Temyiz (Yargıtay/Danıştay): Türk yargı sisteminin en üst düzeydeki temyiz merciidir. İstinaf mahkemelerinin kararlarını denetler. İstinaftan sonra kararların nihai olarak hukuki denetimini sağlar.
Zamanlama ve Başvuru Şartları
İstinaf Başvurusu: İlk derece mahkemesinin kararının tebliğinden sonra belirli bir süre içinde (genellikle 2 hafta) yapılır. İstinaf başvurusu, kararın hem maddi hem de hukuki yönden incelenmesini talep eder.
Temyiz Başvurusu: İstinaf mahkemesinin kararının tebliğinden sonra belirli bir süre içinde (genellikle 2 hafta) yapılır. Temyiz, kural olarak, kararın sadece hukuka uygunluğunun denetlenmesini talep eder. Yani "olay" değil, "hukuk" denetlenir.
Denetim Biçimi: Maddi vs. Hukuki İnceleme
Bu iki denetim yolu arasındaki temel fark, incelemenin niteliğindedir:
İstinaf (Maddi ve Hukuki İnceleme): İstinaf mahkemeleri, ilk derece mahkemesi kararını hem maddi vakıalar (deliller, olay örgüsü) hem de hukuki yönden inceler. Gerektiğinde yeniden delil toplayabilir, tanık dinleyebilir ve hatta yeniden keşif yapabilir. Bir nevi "yeniden yargılama" yetkisine sahiptirler.
Temyiz (Sadece Hukuki İnceleme): Yargıtay veya Danıştay, temyiz incelemesinde kural olarak maddi olaylara girmez, delil takdiri yapmaz. Sadece istinaf mahkemesinin (ve ilk derece mahkemesinin) kararı verirken hukuk kurallarını doğru uygulayıp uygulamadığını denetler. Yani, "hukuka aykırılık" olup olmadığını araştırır. Örneğin, bir ceza davasında istinaf mahkemesi sanığın suçlu olup olmadığına dair delilleri yeniden değerlendirirken, Yargıtay bu delillerin hukuka uygun toplanıp toplanmadığını veya istinafın hukuki yorumunun doğru olup olmadığını inceler.
Temyiz Hangi Kararlara Karşı Başvurulabilir?
Temyiz yolu, her mahkeme kararına karşı açık bir kapı değildir. Yasal düzenlemelerle belirlenmiş sınırlar ve istisnalar bulunur. Bu sınırlar, yargı sisteminin iş yükünü dengelemek ve bazı kararların daha hızlı kesinleşmesini sağlamak amacıyla konulmuştur.
Kesin Olmayan Kararlar
Kural olarak, ilk derece mahkemelerince verilen ve istinaf yoluna açık olan kararlar, istinaf mahkemesi tarafından incelendikten sonra, istinaf kararı da temyize tabi ise temyiz yoluna başvurulabilir.
Yani, bir davanın ilk aşamasında verilen bir karar doğrudan temyize gitmez. Önce istinaftan geçmesi gerekir.
Temyizi Kısıtlanmış Kararlar
Hukuk sisteminde bazı kararların temyiz yolu kısıtlanmıştır. Bu kısıtlamalar genellikle davanın parasal değeri veya niteliğiyle ilgilidir:
Parasal Sınır: Belirli bir parasal değerin altındaki alacak davaları gibi bazı hukuk davalarında istinaf kararı kesindir ve temyiz yoluna kapalıdır. Bu sınır, her yıl yeniden belirlenir.
Örnek: 2025 yılı için belirlenen parasal sınırın altında kalan bir alacak davasında istinaf mahkemesinin verdiği karar kesinleşir ve Yargıtay'a taşınamaz.
Niteliksel Kısıtlamalar: Bazı dava türlerinde (örneğin, küçük çekişmeli bazı aile hukuku davaları, miktar veya değeri az olan kira davaları) kanun koyucu, temyiz yolunu kapatabilir.
İdari Yargıda: İdari para cezaları veya miktar itibarıyla düşük kamu alacaklarına ilişkin kararlar gibi bazı idari davalarda da temyiz yolu kapalı olabilir.
Özel Kanunlarda Temyiz Yasağı
Genel usul kanunları dışında, bazı özel kanunlar kendi içlerinde temyiz yasağı getirebilir. Bu durumlar, kanun koyucunun o dava türünde yargılamayı hızlandırma veya özel bir denetim mekanizması öngörme amacı taşımasından kaynaklanır.
Örnek: Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerince verilen bazı ihtiyati tedbir kararlarına karşı istinaf yolu açık olmakla birlikte, temyiz yolu kapatılmış olabilir.
Temyiz Başvuru Süresi ve Usulü
Temyiz, sıkı şekil şartlarına ve sürelere tabi bir hukuki yoldur. Bu usul kurallarına uyulmaması, temyiz hakkının kaybedilmesine ve kararın kesinleşmesine neden olabilir. Bu nedenle, başvuru süreçlerini doğru bilmek büyük önem taşır.
Süreler Nasıl Hesaplanır?
Temyiz başvuru süresi, kural olarak, istinaf mahkemesinin kararının taraflara usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren başlar.
Bu süre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda genellikle iki hafta (15 gün) olarak belirlenmiştir. İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda ise bu süre farklılık gösterebilir.
Süreler, tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar ve son günün mesai bitimine kadar temyiz dilekçesinin ilgili mercie sunulması gerekir. Sürelerin hesabında hafta sonları ve resmi tatiller de dikkate alınır; eğer son gün tatil gününe denk gelirse, süre takip eden ilk iş gününün mesai bitimine uzar.
Başvuru Nereye ve Nasıl Yapılır?
Temyiz başvurusu, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya bölge idare mahkemesi aracılığıyla yapılır. Dilekçe doğrudan Yargıtay veya Danıştay'a gönderilmez.
Temyiz dilekçesi, kararı veren mahkemeye sunulur ve mahkeme, dilekçeyi gerekli incelemeleri yaptıktan sonra dosyayı temyiz merciine (Yargıtay veya Danıştay) gönderir.
Dilekçe İçeriği: Temyiz dilekçesinde, temyiz eden kişinin kimliği, kararın hangi mahkemeden çıktığı, esas ve karar numarası, tebliğ tarihi gibi bilgilere yer verilmelidir. En önemlisi, kararın neden bozulması gerektiğine dair hukuki gerekçeler ve temyiz nedenleri açıkça belirtilmelidir.
Gecikmenin Sonuçları ve İstisnalar
Temyiz başvuru süresinin kaçırılması durumunda, kararın temyiz edilme hakkı kaybedilir ve karar kesinleşir. Bu durum, yargılamanın son bulması anlamına gelir.
İstisnai Durumlar: Çok nadir de olsa, bazı haklı ve zorlayıcı sebeplerin (örneğin, ağır hastalık, doğal afet gibi mücbir sebep halleri) varlığı durumunda, sürenin kaçırılmasına rağmen temyiz hakkının yeniden canlanması (eski hale getirme) talep edilebilir. Ancak bu durumlar çok sınırlıdır ve sıkı şartlara tabidir.
Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Kaya: “Danışmanlığını yaptığım bir boşanma davasında, taraflardan biri kararı tebligat zarfına bakmadan geç aldı. Oysa temyiz süresi, zarfın bırakıldığı tarih itibariyle işlemeye başlar. Bu nedenle başvurusu reddedildi. Süre hesaplamasındaki bu teknik detaylar birçok yurttaş için hâlâ belirsizlik taşıyor. Mahkemeler karar verirken sadeleşme sağlasa da, usulden doğan kayıplar ciddi adalet sorunları yaratabiliyor.”
Temyiz İncelemesi Nasıl Yapılır?
Temyiz incelemesi, Türk yargı sisteminin en üst basamağında gerçekleşen ve büyük bir titizlik gerektiren bir süreçtir. Yargıtay veya Danıştay, kendilerine ulaşan binlerce dosyayı belirli bir usul dâhilinde inceleyerek hukuki denetimi gerçekleştirir. Bu inceleme, kararın hukuka uygunluğunu sağlamayı hedefler.
Yargıtay’ın Yetki ve Rolü
Yargıtay ve Danıştay: Türkiye'deki en yüksek temyiz mercileridir. Yargıtay adli yargıdaki (ceza ve hukuk) kararları, Danıştay ise idari yargıdaki kararları denetler.
Bölümler (Daireler): Bu yüksek mahkemeler, kendi içlerinde farklı dava türlerine bakan dairelere (örneğin Yargıtay'da Ceza Daireleri, Hukuk Daireleri; Danıştay'da İdari Dava Daireleri) ayrılmıştır. Temyiz dosyaları, ilgili daire tarafından incelenir.
Hukuk Oluşturma: Yargıtay ve Danıştay, sadece bireysel davalardaki hukuka aykırılıkları denetlemekle kalmaz, aynı zamanda içtihatları (yorum ve kararları) aracılığıyla hukuk kurallarının ülke genelinde nasıl uygulanacağına dair yol göstererek hukuk birliğini sağlar.
Dosya Üzerinden İnceleme Prensibi
Temyiz incelemesi, kural olarak dosya üzerinden yapılır. Yani, Yargıtay veya Danıştay ilgili daireleri, kendilerine ulaşan dava dosyasındaki tüm belgeleri, delilleri, ilk derece ve istinaf mahkemelerinin gerekçeli kararlarını inceleyerek hukuka uygunluk denetimi yapar.
Yeni delil sunulması veya tanık dinlenmesi gibi maddi vakıaya ilişkin işlemler, temyiz aşamasında kural olarak yapılmaz. Yüksek mahkeme, istinaf mahkemesinin yaptığı maddi vakıa tespitinin hukuka uygunluğunu denetler, kendisi yeni bir maddi vakıa tespiti yapmaz.
Bu prensip, temyiz aşamasının "hukuki denetim" niteliğini güçlendirir.
Duruşmalı Temyiz Nedir?
Kural olarak dosya üzerinden yapılan temyiz incelemesinin bir istisnası ‘duruşmalı temyiz’ dir.
Bazı istisnai durumlarda, özellikle ceza yargılamasında ve belirli miktar veya nitelikteki hukuk davalarında, kanun koyucu temyiz incelemesinin duruşmalı yapılabilmesine imkân tanımıştır.
Duruşmalı temyiz, tarafların veya avukatlarının Yargıtay/Danıştay önünde sözlü olarak beyanda bulunabildiği, savunma ve iddialarını tekrarlayabildiği bir oturumdur. Ancak bu duruşmada da maddi olaylar yeniden tartışılmaz, daha çok kararın hukuki yönleri üzerinde durulur.
Duruşmalı temyiz kararı, genellikle Yargıtay/Danıştay'ın takdirindedir veya kanunda açıkça belirtilen durumlarda zorunlu hale gelir.
Temyizin Sonuçları Ne Olabilir?
Yargıtay veya Danıştay, temyiz incelemesini tamamladıktan sonra, istinaf mahkemesinin kararı hakkında üç farklı sonuçtan birini verebilir. Bu sonuçlar, yargılama sürecinin sonraki aşamasını belirler ve tarafların hukuki durumunu doğrudan etkiler.
Onama
Tanım: Temyiz mahkemesi, istinaf mahkemesinin kararının hukuka uygun olduğuna ve herhangi bir hukuki hata içermediğine kanaat getirirse, bu kararı "onama" kararı verir.
Sonuç: Onama kararıyla birlikte, istinaf mahkemesinin vermiş olduğu karar kesinleşir ve dava süreci hukuki olarak son bulur. Taraflar artık bu konuda başka bir itiraz veya başvuru yoluna gidemezler.
Bozma
Tanım: Temyiz mahkemesi, istinaf mahkemesinin kararında hukuka aykırılık, usul hatası, hukukun yanlış yorumlanması veya eksik inceleme gibi nedenler tespit ederse, kararı "bozma" kararı verir.
Sonuç: Bozma kararı, istinaf mahkemesinin kararının hukuken geçersiz sayıldığı anlamına gelir. Dosya, genellikle bozma gerekçeleri belirtilerek istinaf mahkemesine geri gönderilir. İstinaf mahkemesi, Yargıtay'ın bozma ilamına uygun olarak kararı yeniden incelemek veya yargılamayı tekrarlamak zorundadır. Bazı durumlarda dosya doğrudan ilk derece mahkemesine de gönderilebilir.
Örnek: "Yargıtay, Ahmet Bey'in aleyhindeki kararı, delillerin değerlendirilmesinde usul hatası yapıldığı gerekçesiyle bozdu. Dosya, yeniden incelenmek üzere bölge adliye mahkemesine geri döndü."
Kararın Düzeltilmesi (Temyiz Mahkemesince Düzeltme)
Tanım: Çok istisnai durumlarda, Yargıtay veya Danıştay, bozma kararı vermek yerine, tespit ettiği hukuki hatayı doğrudan kendisi düzelterek kararın kesinleşmesini sağlayabilir. Bu durum, hatanın kararın esasına etki etmemesi ve kolayca düzeltilebilir nitelikte olması halinde geçerlidir.
Sonuç: Kararın düzeltilmesiyle birlikte, düzeltilmiş şekliyle istinaf mahkemesi kararı kesinleşir. Bu, davanın gereksiz yere uzamasını engelleyen, pratik bir çözümdür. Ancak bu yetki çok sınırlı hallerde kullanılır.
Ceza Yargılamasında Temyiz
Ceza yargılamasında temyiz, bireylerin özgürlüğünü ve haklarını doğrudan ilgilendirmesi nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Burada hukuki denetim, adil yargılanma ve insan hakları prensipleri çerçevesinde çok daha hassas bir şekilde yürütülür.
Hangi Kararlar Temyiz Edilebilir?
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), hangi suçlara ilişkin kararların temyiz edilebileceğini açıkça belirtir. Genellikle ağır ceza mahkemelerinin ve asliye ceza mahkemelerinin istinaf sonrası kesinleşen kararlarının bir kısmı temyize tabidir.
Parasal sınırlar veya hapis cezasının miktarı gibi kriterlere göre bazı kararlar istinaf sonrası kesinleşebilirken, bazıları temyize gidebilir.
Örnek: Beş yıl ve üzeri hapis cezası gerektiren suçlarda bölge adliye mahkemelerinin bozma dışında kalan hükümleri, temyize tabidir.
Sanık ve Mağdur Açısından Farklılıklar
Ceza yargılamasında temyiz hakkı, sanık ve mağdur (veya katılan) açısından farklılıklar gösterebilir:
Sanık Açısından: Sanık, hakkında verilen mahkûmiyet veya diğer aleyhe kararları temyiz edebilir. Temyiz, sanığın hukuki güvenlik ve adil yargılanma hakkının bir güvencesidir. Sanığın aleyhine olacak şekilde kararın bozulması (reformatio in pejus) ilkesi, Yargıtay'ın aleyhe bozma yapması durumunda uygulanmaz. Yani, sanığın başvurusunda, verilen ceza aleyhe ağırlaştırılamaz.
Mağdur (Katılan) Açısından: Mağdur veya katılan, genellikle sanık lehine verilen beraat veya daha az ceza içeren kararları temyiz edebilir. Mağdurun amacı, sanığın daha ağır bir cezaya çarptırılması veya haksız tahliyenin önlenmesidir.
Cumhuriyet Savcısının Rolü: Cumhuriyet savcısı da, hem sanık lehine hem de aleyhine, hukuka aykırılık gördüğü takdirde temyiz yoluna başvurabilir. Savcının başvurusu, reformatio in pejus ilkesi açısından sanık aleyhine sonuç doğurabilir.
Hukuk Yargılamasında Temyiz
Hukuk yargılamasında temyiz, özel hukuktan kaynaklanan uyuşmazlıklarda (ticari davalar, aile hukuku davaları, tazminat davaları vb.) verilen istinaf mahkemesi kararlarının hukuka uygunluk denetimini kapsar. Burada da belirli usul ve esaslara uyulması zorunludur.
Karşılıklar ve Teminat
Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) uyarınca, temyiz başvurusunda bulunan tarafın, kanunda belirtilen bazı harç ve giderleri yatırması gerekmektedir. Bunlar, temyiz başvuru harcı, karar harcı gibi kalemlerdir.
Bazı durumlarda, kanunda öngörülen hallerde, temyiz eden tarafın teminat yatırması istenebilir. Bu teminat, temyiz başvurusunun kötüye kullanılmasını engellemeyi ve karşı tarafın olası zararlarını karşılamayı amaçlar.
Örnek: Bir icra takibini durdurmak amacıyla temyiz yoluna başvuran bir tarafın, icra takibinin durdurulması karşılığında teminat yatırması istenebilir.
Dava Türlerine Göre Örnekler
Hukuk yargılamasında temyiz, çeşitli dava türlerinde farklılaşan özellikler gösterebilir:
Alacak Davaları: İstinaf mahkemesinin verdiği para alacaklarına ilişkin kararlar, belirli bir parasal sınırın üzerinde ise temyiz edilebilir. Yargıtay, kararda faiz oranının doğru uygulanıp uygulanmadığını, delil takdirinde hukuka aykırılık olup olmadığını inceler.
Boşanma Davaları: Boşanma kararları, boşanmanın fer'ileri (nafaka, velayet, tazminat) gibi konularda istinafın verdiği kararlar temyize tabidir. Yargıtay, özellikle velayet ve nafaka gibi konularda çocuğun üstün yararı ilkesinin veya tarafların mali durumunun doğru değerlendirilip değerlendirilmediği gibi hukuki hususları inceler.
Örnek: "Ayşe Hanım, velayet davasında istinaf mahkemesinin verdiği kararı, çocuğun menfaatine aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz etti. Yargıtay, istinaf kararını bu yönden inceleyecek."
Ticaret Davaları: Ticari uyuşmazlıklarda (şirketler hukuku, kıymetli evrak hukuku vb.) verilen kararlar da temyize tabidir. Burada Yargıtay, ticaret kanunu hükümlerinin doğru yorumlanıp yorumlanmadığını denetler.
Temyiz Hakkının Kötüye Kullanımı
Temyiz hakkı, adaletin sağlanması için hayati bir güvence olsa da, her hak gibi kötüye kullanılma potansiyeli taşır. Bu kötüye kullanım, yargı sisteminin işleyişini aksatabilir, davaların gereksiz yere uzamasına yol açabilir ve dürüst tarafları mağdur edebilir.
Süreyi Uzatmak İçin Temyiz
Temyiz hakkının kötüye kullanımının en yaygın biçimlerinden biri, dava sürecini uzatmak amacıyla başvurulan temyizlerdir. Bir taraf, aleyhine verilen kararın kesinleşmesini geciktirmek, borcunu ödemeyi ertelemek veya sadece karşı tarafı yıpratmak amacıyla temyiz yoluna başvurabilir.
Bu tür temyiz başvuruları, genellikle hukuki bir dayanaktan yoksun olup, sadece yargı sisteminin meşgul edilmesine ve gereksiz iş yükü oluşturmasına neden olur.
Yargıtay ve Danıştay, bu tür "hukuki dayanağı olmayan" temyiz başvurularını hızla sonuçlandırmaya çalışsa da, her dosyanın inceleme süresi yargı sisteminde genel bir yavaşlamaya yol açar.
Hukuki Koruma mı, Taktiksel Araç mı?
Temyiz, bireyin haklarını korumak ve hukuki hataların düzeltilmesini sağlamak amacıyla anayasal ve yasal güvence altına alınmış bir hukuki koruma aracıdır.
Ancak bazı durumlarda, özellikle kötü niyetli taraflarca, bu hukuki koruma aracı "taktiksel bir araca" dönüştürülebilir. Yargılama süreçlerini uzatma, karşı tarafı finansal ve psikolojik olarak yıpratma, veya uzlaşmaya zorlama gibi amaçlarla kullanılabilir.
Hukuk, bu tür kötü niyetli kullanımlara karşı çeşitli tedbirler (örneğin, haksız temyiz nedeniyle tazminat yükümlülüğü) öngörse de, bunların tespiti ve uygulanması her zaman kolay olmayabilir.
Bu durum, temyiz sisteminin etkinliğini ve adalet sağlamadaki rolünü sorgulatan önemli bir etik ve pratik tartışma konusudur.
Temyiz Sistemi Üzerine Eleştirel Bakış ve Reform Tartışmaları
Türk yargı sisteminin en üst basamağında yer alan temyiz sistemi, sağladığı hukuki denetim ve hukuk birliği işleviyle hayati bir rol oynasa da, bazı yapısal sorunlar ve eleştirilerle de karşı karşıyadır. Bu eleştiriler, sistemin daha etkin ve hızlı çalışması adına reform tartışmalarını beraberinde getirir.
Aşırı İş Yükü ve Gecikme Sorunları
Yargıtay ve Danıştay'ın en büyük sorunlarından biri, aşırı iş yüküdür. Türkiye'deki yüksek mahkemeler, Avrupa'daki benzerlerine kıyasla çok daha fazla dosya incelemek zorundadır.
Bu durum, davaların temyiz aşamasında uzun süre beklemesine ve yargılama süreçlerinin ciddi şekilde uzamasına neden olur. "Adalet geç gelen adalet değildir" ilkesi açısından bu gecikmeler, ciddi bir eleştiri konusudur.
Dosya birikimi, Yargıtay ve Danıştay'ın içtihat oluşturma ve hukuk birliğini sağlama işlevlerini de olumsuz etkileyebilir.
Alternatif Çözüm Önerileri (Filtre Sistemleri, Temyiz Sınırları)
Aşırı iş yükünü azaltmak ve temyiz sistemini daha etkin hale getirmek için çeşitli reform önerileri tartışılmaktadır:
Filtre Sistemleri: Temyize gelen dosyaların, öncelikle belirli kriterlere göre "süzgeçten geçirilmesi" ve sadece gerçekten hukuki önemi olan veya ciddi hata içeren dosyaların esaslı incelemeye alınması. Örneğin, "temyiz mahkemesinin rızası" sistemi gibi modeller.
Temyiz Sınırlarının Yükseltilmesi: Dava değerine veya ceza miktarına göre temyiz edilebilirliği daha da sınırlamak, böylece daha az öneme sahip davaların istinaf aşamasında kesinleşmesini sağlamak.
İstinaf Mahkemelerinin Yetkilerinin Genişletilmesi: İstinaf mahkemelerinin maddi inceleme yetkilerinin daha da güçlendirilerek, dosyaların Yargıtay'a gitmeden önce kesinleşme oranını artırmak.
Avrupa Ülkeleriyle Karşılaştırmalar
Birçok Avrupa ülkesinde temyiz sistemleri, Türkiye'deki kadar geniş kapsamlı değildir. Genellikle yüksek mahkemeler, sadece "hukukun genel önemi" olan veya "içtihat birliğini bozma potansiyeli taşıyan" davaları temyize kabul eder.
Bu yaklaşımlar, yüksek mahkemelerin iş yükünü azaltarak, içtihat oluşturma ve hukuk birliğini sağlama esas görevlerine daha fazla odaklanmalarına olanak tanır.
Türkiye'de de benzer modellerin uygulanabilirliği, yargı reformu gündeminin önemli bir maddesidir.
Prof. Dr. Ersan Şen bir söyleşisinde şu değerlendirmeyi yapar: “Temyiz mahkemelerinin esas işlevi, hukuki denetimdir; fakat bugün geldiğimiz noktada nicelik, niteliğin önüne geçmiştir. Bir dosyanın Yargıtay’da 3 yılda sonuçlanması artık olağan hale geldi. Düşünün, bir mahkeme yanlış karar veriyor, temyiz ediyorsunuz ve düzeltme için 3 yıl bekliyorsunuz. Bu, ‘geciken adalet, adalet değildir’ ilkesine doğrudan aykırıdır.”
Temyizle Mücadelede Birey ve Kurumların Rolü
"Temyiz nedir?" sorusuyla çıktığımız bu yolculuk, hukuk sistemimizin temel taşlarından biri olan bu kavramın, sadece bir başvuru yolu olmanın ötesinde, adaletin tecellisi ve hukuk güvenliğinin sağlanmasında ne denli kritik bir rol oynadığını ortaya koydu. Temyiz, bireylerin hak arama özgürlüğünün son güvencesi, yargı kararlarının hukuka uygunluğunun nihai denetçisi ve ülke genelinde hukuk birliğinin mimarıdır. Ancak her sistem gibi, temyiz mekanizması da zaman zaman aksaklıklar yaşayabilir, özellikle de artan iş yükü ve kötüye kullanım potansiyeli nedeniyle eleştirilere maruz kalabilir.
Bilinçli Tüketicilik Kültürünün Gelişmesi
Hukuk sisteminde de, bir nevi "tüketici" olan vatandaşların bilinç düzeyi büyük önem taşır. Her bireyin yargılama süreçleri hakkında temel bilgiye sahip olması, haklarını doğru kullanması ve haksız yere yargıyı meşgul etmekten kaçınması, temyiz sisteminin daha verimli çalışmasına katkı sağlar. Bilinçli ve sorumluluk sahibi vatandaşlar, hukuki süreçlerin sağlıklı işlemesi için vazgeçilmezdir.
Etik Üretim Anlayışının Güçlenmesi
Yargı sisteminin "üreticisi" konumundaki hukukçuların (avukatlar, hâkimler, savcılar) etik değerlere bağlılığı, temyiz sisteminin suistimalini engelleyen en önemli faktördür. Avukatların müvekkillerine karşı dürüst olması, temyiz yolunun sadece yasal gerekçeleri olan durumlarda önerilmesi, sistemdeki gereksiz yığılmayı azaltır. Hâkim ve savcıların da adil ve gerekçeli kararlar vermesi, temyize başvurma ihtiyacını minimize eder.
Hukuki, Kültürel ve Bireysel Çabanın Birleşimi
Temyiz sisteminin etkinliğini ve adalete hizmetini artırmak için çok yönlü bir çaba gereklidir:
Hukuki Reformlar: Yargı paketleri, yasal düzenlemeler ve Anayasal değişikliklerle temyiz sınırlarının ve usulünün günümüz ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi.
Teknolojik İyileştirmeler: Yargıtay ve Danıştay'ın dosya yönetim sistemlerinin, dijitalleşme ve yapay zeka destekli analizlerle güçlendirilmesi.
Eğitim ve Farkındalık: Hukuk fakültelerinde temyiz hukuku eğitiminin pekiştirilmesi, avukatların ve vatandaşların temyiz hakları ve sorumlulukları konusunda daha fazla bilgilendirilmesi.
Kültürel Dönüşüm: Toplumda "her kararı temyiz etme" veya "davalara sonsuza dek devam etme" gibi algıların yerine, yargıya güven ve kesinleşen kararlara saygı kültürünün yerleşmesi.
Temyiz, adaletin son kalesi olarak varlığını sürdürdükçe, hukuk sistemimiz de ayakta kalacaktır. Ancak bu kalenin sağlamlığını korumak, sadece yasalara değil, tüm paydaşların bilinçli ve sorumlu yaklaşımına bağlıdır.