İstinaf Nedir? Adaletin İkinci Kontrol Durağı ve Hukuk Sistemimizdeki Yeri
Hukuk Yolculuğunda Yeni Bir Başlangıç: İstinafın Anlamı
Hukuk, karmaşık ve hassas bir denge işidir. Adaletin tecelli etmesi için, mahkeme kararlarının sadece doğru olması değil, aynı zamanda bu doğruluğun güvence altına alınması da hayati önem taşır. İşte tam da bu noktada, Türk yargı sistemimize yaklaşık yirmi yıl önce yeniden entegre edilen ve 2016'dan itibaren tam kapasiteyle işlemeye başlayan istinaf kurumu devreye girer. İstinaf, ilk derece mahkemelerinde verilen kararların hem usul hem de esas yönünden bir üst mahkeme tarafından yeniden incelenmesini sağlayan kritik bir basamaktır. Bu sistem, hukuki hataları düzeltme, maddi gerçeği eksiksiz ortaya çıkarma ve yargılama sürecine olan güveni güçlendirme gibi temel amaçlarla hayata geçirilmiştir.
Bu makale, istinafın sadece hukuki bir terim olmanın ötesinde ne anlama geldiğini, Türk yargı sistemi içerisindeki yerini, tarihsel gelişimini, işleyiş süreçlerini, temyizden ayrılan yönlerini ve adil yargılanma hakkı için sunduğu güvenceleri tüm boyutlarıyla ele alacak. İstinafın, adaletin tecellisinde nasıl vazgeçilmez bir kontrol durağı haline geldiğini ve yargı sistemimizin çehresini nasıl değiştirdiğini birlikte keşfedeceğiz.
İstinaf Kavramı ve Hukuki Niteliği: Bir Kararın Yeniden Gözden Geçirilmesi
Hukukun labirentlerinde doğru yolu bulmak, bazen birden fazla kontrol noktasından geçmeyi gerektirir. İstinaf, bu kritik kontrol noktalarından biridir; bir ilk derece mahkemesi kararının kapsamlı bir incelemesini sunar.
A. İstinafın Temel Tanımı ve Amacı:
En yalın haliyle istinaf, ilk derece mahkemelerinde verilen kararların, yetkili üst mahkeme tarafından hem olayın kendisi (maddi vakıa) hem de hukuki yönden yeniden incelenmesi sürecidir. Yani, bir davada verilen kararın, delil değerlendirmelerinin doğru yapılıp yapılmadığı, hukuki yorumların isabetli olup olmadığı gibi her iki boyutuyla da Bölge Adliye veya Bölge İdare Mahkemeleri tarafından denetlendiği bir aşamadır. Buradaki temel amaç, adaletin tam olarak yerine gelmesini sağlamak, olası yanlışlıkları tespit edip gidermek ve tarafların adil yargılanma hakkını güvence altına almaktır. Bu denetim, "denetim muhakemesi" olarak da adlandırılır, çünkü sadece hukuka uygunluğu değil, aynı zamanda maddi gerçeğin de doğru tespit edilip edilmediğini kontrol eder.
B. İstinafın Yargı Sistemindeki Konumu:
İstinaf, Türk yargı hiyerarşisinde ilk derece mahkemeleri ile Yargıtay (veya Danıştay) arasında bir köprü görevi görür. Bu ara katman, özellikle yargılamaların daha hızlı sonuçlanmasına ve Yargıtay'ın iş yükünün azalmasına önemli katkılar sunar. Hukuk davaları için Bölge Adliye Mahkemeleri (BAM), idari davalar için ise Bölge İdare Mahkemeleri (BİM) istinaf merciidir. Bu mahkemeler, kendi bölgelerindeki ilk derece mahkemelerinden gelen kararları inceler ve çoğu zaman davayı kesin sonuca bağlama yetkisine sahiptir. Bu yapı, yargılamanın daha yerel ve hızlı çözüme kavuşturulmasını, aynı zamanda uzmanlaşmayı teşvik etmeyi hedefler.
İstinafın Tarihsel Gelişimi: Türk Yargı Sistemine Yeniden Entegrasyonu
Hukuk sistemleri, toplumsal ihtiyaçlar ve değişen dünya standartları doğrultusunda sürekli evrilir. İstinaf kurumu da Türk yargı tarihinde bu evrimin önemli bir parçasıdır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminden Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar yargılamada daha çok temyiz, yani sadece hukuki denetim esastı. Maddi olay denetimi genellikle sınırlı kalırdı. Ancak modern yargı sistemlerinin gerektirdiği daha eksiksiz bir denetim mekanizması arayışı, istinafın yeniden gündeme gelmesine yol açtı.
Türk yargı sistemine istinafın yeniden kazandırılması süreci, özellikle 2004 yılında Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) kabulüyle hız kazandı. Ardından, 2011 yılında Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve 2014 yılında İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda (İYUK) yapılan değişikliklerle istinaf mahkemelerinin kurulmasının yasal zemini hazırlandı. Ancak bu mahkemelerin fiilen faaliyete geçmesi, kadro ve altyapı hazırlıklarının tamamlanmasının ardından 20 Temmuz 2016 tarihini buldu.
İstinafın Türk yargı sistemine yeniden entegre edilmesi, birçok önemli yeniliği ve amacı beraberinde getirdi: Yargıtay'ın iş yükünü azaltma, yargıda uzmanlaşmayı teşvik etme ve davaların daha hızlı kesinleşmesini sağlama. Böylece, istinaf, tarafların adil yargılanma hakkının daha etkili kullanılmasını da desteklemiş oldu.
Prof. Dr. Levent Aydın – Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Hukuk Tarihi Anabilim Dalı: “İstinaf, Osmanlı son döneminde uygulamada yer bulmuş, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ise kaldırılmıştı. 2016 yılında yeniden yürürlüğe girmesi, yalnızca teknik bir düzenleme değil; yargı tarihimizdeki bir boşluğun tamamlanması ve adil yargılanma ilkesine tarihsel bir cevap niteliği taşımaktadır.”
Neden İstinaf Başvurulur? Hak Arayışının İkinci Aşaması
Bir davada ilk derece mahkemesinden çıkan kararın her zaman kusursuz olması beklenemez. İnsan faktörü, yasal yorum farkları veya delil değerlendirme hataları gibi nedenlerle yanlışlıklar olabilir. İşte bu noktada, istinaf, hak arayışının ikinci, kapsamlı aşaması olarak devreye girer.
A. Hukuki Hataların Düzeltilmesi:
Mahkemelerin birincil görevi, hukuku doğru yorumlamak ve olaylara uygulamaktır. Ancak bazen kanun maddeleri yanlış yorumlanabilir, hukuki prensipler hatalı uygulanabilir veya yargılama usulünde eksiklikler yaşanabilir. Örneğin, bir davanın açılma süresi yanlış hesaplanmış veya delil toplama prosedürlerinde hata yapılmış olabilir. İstinaf başvurusu, bu tür hukuki hataların ve usul eksikliklerinin Bölge Adliye veya İdare Mahkemeleri tarafından tespit edilerek düzeltilmesini amaçlar. Bu sayede, kararın hukuka tam uygunluğu sağlanır.
B. Maddi Gerçekliğin Doğrulanması:
Adaletin temelini, somut olayların doğru bir şekilde tespit edilmesi oluşturur. Bir davada sunulan delillerin (tanık ifadeleri, belgeler, bilirkişi raporları) ilk derece mahkemesi tarafından eksik değerlendirilmesi, yanlış yorumlanması veya hatta hiç dikkate alınmaması, maddi gerçeğin çarpıtılmasına yol açabilir. İstinaf mahkemeleri, bu tür durumlarda, delil değerlendirmesindeki eksiklikleri veya hataları inceleyerek maddi vakıanın yeniden ve doğru bir şekilde tespit edilmesini sağlar. Gerekirse ek delil toplanmasına veya yeniden keşif yapılmasına karar verebilir. Bu yetki, istinafı temyizden ayıran en önemli özelliklerden biridir; zira istinaf, sadece hukuka değil, olayın esasına da derinlemesine bakar.
C. Adil Yargılanma Hakkının Güvencesi:
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, sadece bir mahkeme önüne çıkmakla sınırlı değildir. Bu hak, yargılamanın şeffaf, makul sürede ve doğru bir şekilde yapılması güvencesini de içerir. İlk derece mahkemesi kararının adil olmadığını düşünen taraflar için istinaf, hukuka uygunluğun ve maddi gerçeğin bir kez daha bağımsız bir merci tarafından denetlenmesini sağlayarak adalete olan güveni pekiştirir. Bu ikinci denetim imkanı, tarafların kendilerini daha güvende hissetmelerine ve yargı sisteminin hesap verebilirliğini artırmasına hizmet eder.
Doç. Dr. Elif Karacan – Medeni Usul Hukuku Öğretim Üyesi: “İstinaf başvurusu, yargılama sürecinde hem maddi gerçeğe ulaşmak hem de hukuki hata ve eksikliklerin giderilmesini sağlamak amacı taşır. İlk derece mahkemesi kararlarının hem usul hem de esas yönünden denetlenmesini mümkün kılan bu mekanizma, bireylerin adil yargılanma hakkının korunması ve hak arama özgürlüğünün etkin biçimde kullanılabilmesi açısından son derece kritik bir rol üstlenmektedir.”
İstinaf Başvuru Süreci: Adım Adım Hak Aramak
İstinaf yoluna başvurmak, belirli yasal süre ve şekil şartlarına bağlı, titizlikle takip edilmesi gereken bir süreçtir. Bu aşamalar, hukuki prosedürlerin hatasız işletilmesi açısından kritik önem taşır.
A. Başvuru Süresi ve Şekli:
İstinaf başvurusu için kanunlarda kesin süreler belirlenmiştir. Bu süreler, yargılamanın türüne göre değişiklik gösterir:
Hukuk davalarında (HMK'ya göre), genellikle kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde başvuru yapılmalıdır.
Ceza davalarında (CMK'ya göre), hükmün tebliğinden itibaren yedi gün içinde başvuru yapılmalıdır.
İdari davalarda (İYUK'a göre), kararın tebliğinden itibaren genellikle otuz gün içinde başvuru süresi bulunur.
Bu süreler hak düşürücü niteliktedir; yani süresi içinde yapılmayan başvurular dikkate alınmaz. Başvuru, kararı veren ilk derece mahkemesine sunulacak bir dilekçe ile yapılır. Dilekçede, kararın hangi yönlerden hukuka aykırı veya hatalı olduğu somut gerekçelerle belirtilmeli, varsa yeni deliller veya belgeler de eklenmelidir.
B. Başvuru Yapılabilecek Kararlar:
Her ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yolu açık değildir. Kanunlar, hangi kararların istinaf edilebileceğini açıkça düzenler. Örneğin, değeri belirli bir miktarın altındaki alacak davaları veya basit usuldeki bazı ceza davaları gibi konularda ilk derece mahkemesinin kararı doğrudan kesinleşebilir ve istinaf yolu kapalı olabilir. Bu durum, yargıda iş yükünü hafifletmek ve daha küçük uyuşmazlıkların hızlıca sonuçlanmasını sağlamak amacıyla getirilmiştir.
C. Başvurunun Reddi ve Geri Çekilmesi:
İstinaf başvurusu, yasal süresi içinde yapılmamışsa, gerekli harçlar yatırılmamışsa veya kanunda belirtilen diğer usul şartlarına uyulmamışsa, ilk derece mahkemesi veya istinaf mahkemesi tarafından usulden reddedilebilir. Bu durumda, başvurunun esası incelenmez. Ayrıca, istinaf yoluna başvuran taraf, dilekçesini verdikten sonra da başvurusundan feragat edebilir veya geri çekebilir. Bu durum, dava takibinden vazgeçmek anlamına gelir ve hukuki sonuçları itibarıyla dikkatli karar verilmesi gereken bir adımdır.
İstinaf Mahkemelerinin Yapısı ve Yetkileri: Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemeleri
İstinaf mahkemeleri, Türk yargı sisteminin orta kademesini oluşturan, uzmanlaşmış ve belirli yetkilere sahip kurumlardır. Hukuk ve idari yargılama alanlarında farklı Bölge Mahkemeleri görev yapar.
A. Bölge Adliye Mahkemeleri (BAM):
Hukuk ve ceza davaları için görevli olan Bölge Adliye Mahkemeleri (BAM), genellikle büyük şehirlerde kurulmuştur. Her BAM bünyesinde, farklı hukuk dallarına (ticaret, iş, aile, icra, tüketici vb.) ve ceza davalarına bakan ayrı daireler bulunur. Bu daireler, ilk derece mahkemelerinden gelen kararları incelemekle görevlidir.
BAM, gelen başvuruları incelerken iki farklı yöntem izleyebilir:
Dosya Üzerinden İnceleme: İstinaf incelemesi için duruşma yapılmasına gerek yoksa, mahkeme, dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler üzerinden karar verebilir.
Duruşmalı İnceleme: Eksik delillerin tamamlanması, tanık dinlenmesi veya keşif yapılması gibi duruşmalı bir inceleme gerekiyorsa, BAM ilgili daire, ilk derece mahkemesinin yaptığı yargılamayı adeta tekrarlayarak kendi duruşmasını yapar ve kararını verir. Bu durum, istinafın hem maddi olayı hem de hukuku denetleme yetkisinin önemli bir göstergesidir.
B. Bölge İdare Mahkemeleri (BİM):
İdari yargıda ise istinaf mercii olarak Bölge İdare Mahkemeleri (BİM) görev yapar. BİM'ler de kendi bünyelerinde vergi davalarına ve idari davalara bakan ayrı dairelere sahiptir. İdari yargılamada, istinaf mahkemeleri genellikle dosya üzerinden inceleme yapar, ancak gerekli gördüklerinde duruşma açma yetkileri de bulunur.
C. İstinaf Mahkemesinin Karar Türleri:
İstinaf mahkemesi, yaptığı inceleme sonucunda çeşitli kararlar verebilir:
Esastan Ret (Onama): İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hem hukuken hem de fiilen doğru bulursa, istinaf başvurusunu esastan reddeder. Bu durumda, ilk derece mahkemesinin kararı kesinleşmiş olur ve temyiz yolu kapanır (belirli istisnalar dışında).
Düzelterek Onama: Kararda esaslı olmayan küçük bir hata (örneğin yazım hatası) varsa, istinaf mahkemesi bu hatayı düzelterek kararı onar. Karar yine kesinleşir.
Kaldırma (Bozma) ve Yeniden Karar Verme: İstinaf mahkemesi, kararda ciddi bir hukuki hata veya maddi vakıa tespitinde önemli bir eksiklik/hata bulursa, kararı kaldırır (bozar). Bu durumda, istinaf mahkemesi ya kendisi yeniden bir karar verir ya da dosyayı ilk derece mahkemesine geri göndererek yeniden yargılama yapılmasını isteyebilir. İstinaf mahkemesinin doğrudan yeniden karar verme yetkisi, yargılamanın hızlanması açısından büyük önem taşır.
İstinafın Temyizden Farkları: İki Farklı Denetim Mekanizması
Türk yargı sisteminde iki ana üst denetim yolu bulunur: İstinaf ve Temyiz. Her ikisi de ilk derece mahkemesi kararlarının denetlenmesini sağlasa da, nitelikleri ve kapsamları itibarıyla önemli farklılıklar gösterirler.
A. Denetim Şekli: Kapsam Farkı
Bu, istinaf ile temyiz arasındaki en temel ayrımdır:
İstinaf: Hem Maddi Olay Hem de Hukuki Denetim ("Denetim Muhakemesi"): İstinaf mahkemeleri, ilk derece mahkemesi kararını adeta sil baştan inceler. Yani, davanın maddi olaylarını, delil değerlendirmelerini ve tüm usul işlemlerini gözden geçirir. Eksiklik görürse ek delil toplayabilir, tanık dinleyebilir. Aynı zamanda, kararın hukuka uygunluğunu da denetler. Bu kapsayıcı denetim biçimine "denetim muhakemesi" denir.
Temyiz: Sadece Hukuki Denetim ("Hukuk Denetimi"): Temyiz mercii olan Yargıtay (veya Danıştay), ilk derece mahkemesi kararının veya istinaf mahkemesi kararının sadece hukuka uygunluğunu denetler. Yargıtay, maddi olaylara yeniden girmez, delil değerlendirmesi yapmaz. Bu nedenle, temyiz bir "hukuk denetimi" mekanizmasıdır.
B. Kararın Kesinleşme Süreci Üzerindeki Etkisi:
İstinafın Kararı Kesinleştirme Potansiyeli: İstinaf mahkemesi, bir davada yaptığı inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin kararını "esastan ret" (onama) veya "düzelterek onama" kararı verirse, bu karar genellikle kesinleşir. Kanunda belirtilen istisnai haller dışında, bu kararlara karşı temyiz yolu kapalıdır. Bu durum, davaların daha hızlı kesinleşmesini sağlar.
Temyizin Sadece Hukuki Kontrol Sağlaması: Temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay, kararı ya onar ya da bozar. Onarsa, karar kesinleşir; bozarsa dosya yeniden incelenmek üzere alt mahkemeye gönderilir.
İstinaf Başvurusunda Dikkat Edilmesi Gereken Önemli Noktalar: Başarının Anahtarları
İstinaf yoluna başvurmak, hukuki bir mücadelenin ikinci raundu gibidir; bu raundu kazanmak için dikkatli bir hazırlık ve stratejik bir yaklaşım şarttır. Göz ardı edilen en ufak bir detay bile başvurunun reddine yol açabilir.
A. Sürelerin Titizlikle Takibi:
Hukukta "süreler", kanunen belirlenmiş ve uyulması zorunlu olan zaman dilimleridir. İstinaf başvurusu için yukarıda da değindiğimiz gibi, dava türüne göre değişen hak düşürücü süreler bulunur. Bu sürelerin başlangıcı, kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği tarihtir. Süreyi kaçırmak, istinaf hakkının tamamen kaybedilmesi anlamına gelir.
B. Gerekçeli Dilekçe Hazırlığı:
İstinaf dilekçesi, basit bir itirazdan çok daha fazlasıdır; kararın neden hatalı olduğunu hukuki ve fiili dayanaklarıyla açıklayan kapsamlı bir argüman sunmalıdır. Dilekçede, ilk derece mahkemesinin kararındaki somut hukuki hatalar, usul eksiklikleri veya delil değerlendirmesindeki yanlışlıklar açık ve net ifadelerle belirtilmelidir. Varsa, yeni delillerin neden daha önce sunulamadığı da açıklanarak dilekçeye eklenmelidir.
C. Uzman Hukuki Destek Almanın Önemi:
İstinaf süreci, özellikle usul ve esas hukuku bilgisi gerektiren, teknik detaylarla dolu bir alandır. Alanında uzman bir avukatla çalışmak, başvurunun başarı şansını ciddi oranda artırır. Avukat, doğru stratejiyi belirler, sürelerin takibini yapar, hukuki argümanları güçlendirir ve süreci profesyonelce takip eder.
İstinafın Türk Yargı Sistemine Etkileri ve Tartışmalar: Reformun Aynası
İstinafın Türk yargı sistemine yeniden entegre edilmesi, beraberinde önemli değişimleri ve doğal olarak çeşitli tartışmaları getirdi.
Yargıda Uzmanlaşma: İstinaf mahkemelerinin kurulmasıyla birlikte, yargıda daha fazla uzmanlaşma sağlandı. Daireler, belirli hukuk dallarına odaklanarak, kararların daha derinlemesine ve ihtisas bilgisiyle incelenmesini mümkün kıldı.
Kararların Daha Hızlı Kesinleşmesi: İstinafın en önemli etkilerinden biri, birçok davanın Yargıtay'a gitmeden, istinaf aşamasında kesinleşmesidir. Bu, genel yargılama süresini kısaltarak adaletin daha hızlı tecelli etmesine katkı sağlar.
Yargıtay'ın Rolündeki Değişim: İstinaf, Yargıtay'ın omuzlarındaki dosya yükünü ciddi oranda hafifletmiştir. Yargıtay, artık daha az sayıda ancak hukuki prensipler açısından daha önemli davalara odaklanarak içtihat birliği sağlama ve hukukun gelişimine katkıda bulunma rolünü daha etkin bir şekilde yerine getirebilmektedir.
Sistemin Aksayan Yönleri: Her yeni sistemde olduğu gibi, istinafın da uygulamada bazı aksayan yönleri ve tartışma konuları olmuştur. İstinaf mahkemelerinin henüz çok yeni olması, yeterli içtihat oluşmaması veya bazı daireler arasındaki görüş farklılıkları gibi konular dile getirilmektedir.
İstinaf ve Adil Yargılanma Hakkı İlişkisi: Güvencenin Derinleşmesi
Adil yargılanma hakkı, modern demokratik hukuk devletlerinin temel taşlarından biridir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) madde 6'da güvence altına alınan bu hak, bir davanın bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, makul sürede, adil ve açık bir şekilde görülmesini kapsar. İstinaf kurumu, bu hakkın iç hukukumuzdaki somut bir tezahürü olarak, adil yargılanma güvencesini daha da derinleştirir.
İstinaf, taraflara, ilk derece mahkemesi kararının sadece usulen değil, aynı zamanda maddi olay ve delil değerlendirmesi yönünden de bağımsız bir üst mahkeme tarafından incelenme imkanı sunar. Bu "ikinci derece yargılanma hakkı", özellikle somut vakıa tespitinde hata yapıldığına inanan taraflar için büyük bir güvencedir. Kararın bir kez daha detaylıca incelenmesi, hatalı kararların düzeltilmesi şansını artırır ve böylece hukuka erişimi daha adil bir zemine oturtur. Bu durum, vatandaşların yargıya olan inancını pekiştirirken, devletin de adalet hizmetini sunma sorumluluğunu daha şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yerine getirmesine katkı sağlar.
İstinaf - Yargı Reformunun Temel Taşı ve Güçlü Bir Adalet Basamağı
"İstinaf nedir?" sorusuna verdiğimiz bu kapsamlı yanıt, kavramın sadece bir yargılama aşaması olmanın ötesinde, Türk hukuk sisteminin en kritik reformlarından biri olduğunu açıkça ortaya koymuştur. İstinaf, ilk derece mahkemesi kararlarının hem maddi vakıa hem de hukuki yönden titizlikle incelenmesini sağlayarak, adaletin tecellisinde önemli bir kontrol durağı işlevi görür.
Tarihsel süreç içerisinde yeniden hayat bulan bu kurum, yargılamaların hızlanması, Yargıtay'ın iş yükünün azalması ve yargıda uzmanlaşmanın artması gibi hedeflere ulaşmada kilit bir rol oynamıştır. İstinaf, tarafların adil yargılanma hakkını güvence altına alarak, hukuki hataların düzeltilmesi ve maddi gerçekliğin tam olarak ortaya çıkarılması için ikinci bir şans sunar.
Başvuru süreçlerinin titizlikle takip edilmesi, gerekçeli dilekçelerin hazırlanması ve uzman hukuki destek alınması, istinafta başarıya ulaşmanın temel anahtarlarıdır. Sistemin getirdiği yenilikler ve sunduğu avantajların yanı sıra, uygulamadaki bazı tartışmalar ve gelişim alanları da mevcuttur. Ancak genel olarak, istinaf, Türk yargı sisteminin modernleşme yolculuğunda attığı en büyük adımlardan biri olarak kabul edilebilir.
Kısacası, istinaf, adalete erişimin kolaylaşması, yargılamaların kalitesinin artması ve hukuka olan güvenin pekişmesi için vazgeçilmez bir basamaktır. Yargı reformunun temel taşı olan istinaf, adalet arayışındaki her birey için güçlü bir güvence sunmaya devam edecektir.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
İstinaf Mahkemesi Kararları Kesin Midir?
Genellikle istinaf mahkemesinin "esastan ret" (onama) kararları kesindir. Ancak kanunda belirtilen bazı istisnai durumlarda (belirli değerin üzerindeki davalar veya kanunda açıkça belirtilen haller), temyiz yolu açık olabilir.
İstinaf Başvurusu Yapmak İçin Avukat Zorunlu Mu?
Hayır, istinaf başvurusu yapmak için avukat zorunluluğu yoktur. Ancak hukuki sürecin karmaşıklığı, dilekçe hazırlanmasındaki incelikler ve hak düşürücü süreler göz önüne alındığında, uzman bir avukatla çalışmak hak kaybını önlemek ve başarı şansını artırmak için şiddetle tavsiye edilir.
İstinaf Mahkemesi Ne Kadar Sürede Karar Verir?
İstinaf mahkemelerinin karar verme süresi, mahkemenin iş yüküne, dosyanın karmaşıklığına ve davanın türüne göre değişiklik gösterir. Kesin bir süre olmamakla birlikte, ilk derece mahkemelerinden daha hızlı olmaları hedeflenir.
İstinaf Başvurusu Nereye Yapılır?
İstinaf başvurusu, kararı veren ilk derece mahkemesine bir dilekçe ile yapılır. Dilekçe, ilk derece mahkemesi aracılığıyla ilgili Bölge Adliye veya Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilir.
İstinaf Mahkemesi Kararı Bozarsa Ne Olur?
İstinaf mahkemesi kararı bozarsa (kaldırırsa), ya kendisi yeniden bir karar verir ya da dosyayı ilk derece mahkemesine geri göndererek yeniden yargılama yapılmasını isteyebilir. Eğer dosya geri gönderilirse, ilk derece mahkemesi istinaf mahkemesinin bozma kararına uyarak yeniden yargılama yapar.