Kaizen Nedir? Sürekli İyileştirme Felsefesi ve Uygulamaları

kaizen nedir

Kaizen’in Temel Tanımı ve Felsefi Arka Planı

Kaizen Ne Demektir?

Kaizen, Japonca kökenli bir terimdir ve “daha iyiye yönelik sürekli değişim” anlamına gelir. Ancak bu değişim büyük ve ani adımlarla değil; küçük, istikrarlı gelişmelerle gerçekleşir. Kaizen’in özü, mükemmelliğe ulaşmak için sabırla ilerlemekten geçer.

Felsefi Temeli ve Kültürel Bağlantısı

Japon kültüründe süreklilik, disiplin ve sadelik önemlidir. Kaizen bu değerlerle bütünleşmiş bir anlayıştır. Kişisel gelişimden iş hayatına kadar her alanda küçük ama anlamlı iyileştirmeler yapılmasını teşvik eder. Bir anlamda, Doğu felsefesinin sabır ve içsel denge öğeleriyle modern üretim düşüncesi arasında bir köprü kurar.

Tarihsel Arka Plan

II. Dünya Savaşı sonrası Japonya, yeniden yapılanma döneminde üretim süreçlerini yeniden şekillendirmek zorunda kaldı. Batı'dan alınan verimlilik modelleri, yerel değerlere adapte edilerek farklılaştı. Bu dönemde Kaizen, yalnızca bir yöntem değil; krizlerden öğrenmeyi esas alan bir düşünme biçimi olarak benimsendi.

Toyota ile Kaizen’in Bütünleşmesi

Toyota Üretim Sistemi, Kaizen’in en canlı örneklerinden biridir. İşçilerin fikir önerileri, hataları raporlama kültürü ve her seviyede katılım, şirketin sürekli gelişimini mümkün kılar. Toyota’daki bu sistem, zamanla diğer sektörlere de ilham kaynağı olmuştur. Bu sayede Kaizen, Japon sanayisinden çıkıp küresel ölçekte kabul gören bir yaklaşıma dönüşmüştür.

Kaizen Prensiplerinin Temel Taşları

Süreklilik Esastır

Kaizen'in temelinde, gelişimin bir varış noktası değil, bir yolculuk olduğu düşüncesi yatar. Bir süreç mükemmel hâle gelse bile, daha iyisi için çaba gösterilmeye devam edilir. Bu bakış açısı, durağanlığı reddeder. Kurumlar ve bireyler bu yaklaşımı benimsediğinde, sorunları ötelemek yerine düzenli olarak analiz etmeyi ve çözüm üretmeyi alışkanlık hâline getirir.

Küçük Adımların Gücü

Kaizen, köklü değişimlerin değil, her gün yapılan minik iyileştirmelerin toplam etkisine inanır. Bu yöntem, özellikle çalışanlar için korkutucu olmayan bir gelişim ortamı sunar. Bir üretim hattında bir vidanın konumunun değiştirilmesi ya da bir işlemin üç saniye kısaltılması gibi küçük müdahaleler, zamanla büyük verimlilikler doğurabilir. Önemli olan, değişimin sürekli ve herkes tarafından sahiplenilen bir süreç olmasıdır.

Takım Ruhuna Dayalı Katılım

Kaizen bireysel değil, kolektif bir yaklaşımdır. Hiyerarşi fark etmeksizin herkesin sürece katkı sunması beklenir. Bir çalışanın yaptığı gözlem, yöneticinin görmediği bir detayı açığa çıkarabilir. Bu nedenle fikir üretimi, yalnızca yönetim kadrosuna bırakılmaz. Ekibin her bir üyesi gelişimin aktif bir parçası olarak görülür.

Sorumluluğu Üstlenme Kültürü

Kaizen’de hata yapmak değil, hatayı fark etmemek sorgulanır. Sistemin hedefi suçlu bulmak değil, aksayan noktayı birlikte iyileştirmektir. Bu yaklaşım, çalışanların sürece gönüllü şekilde katılmasını sağlar. Herkes kendi alanının iyileştirilmesinden sorumludur ve bu sahiplenme duygusu, sistemi sürdürülebilir kılar.

Kaizen ve Lean Üretim Arasındaki Bağ

Kaizen ve yalın üretim (lean), çoğu zaman birlikte anılır. Bu iki yaklaşımın yolları farklı başlasa da, ortak bir noktada buluşurlar: israfı önlemek, verimliliği artırmak ve sürekli iyileşmeyi hedeflemek. Ancak aralarındaki benzerlik kadar farklılıklar da dikkat çekicidir.

  • Kaizen, bir felsefedir. Davranışı ve bakış açısını değiştirir. Lean üretim ise daha çok sistematik araçlar ve teknikler üzerine kurulu bir uygulama biçimidir.

  • Yalın üretim, üretim hattındaki israfı ortadan kaldırmak için somut yöntemler sunar. Kaizen ise hem üretimde hem de yönetimde kültürel dönüşüm yaratır.

  • Kaizen’in odak noktası insan ve süreçtir. Lean üretim, sonuç odaklı metriklerle ilerler. Birinde öğrenme süreci daha yavaştır ama kalıcıdır, diğerinde daha hızlı sonuçlar alınabilir.

  • Toyota bu iki yaklaşımı birlikte kullanan ilk şirketlerden biridir. Üretim sürecinde verimliliği artırmak için Lean sistem araçlarını devreye alırken, tüm personelin katılımını sağlayan Kaizen felsefesini kültürün temeline yerleştirmiştir.

  • Lean sistemde “hızlı ve etkili” olmak ön plandadır; Kaizen’de ise “istikrarlı ve katılımcı” bir gelişim anlayışı vurgulanır. Her ikisi de birbirini destekler, ama aynı şey değildir.

  • Özetle: Kaizen olmadan yalın üretim yüzeyde kalır; yalın üretim olmadan Kaizen yavaşlar. İyi uygulandıklarında birbirlerini tamamlayan bir denge kurarlar.

İşletmelerde Kaizen Uygulamalarının Başlangıcı

Sürece Başlamadan Önce: Ne Değişmeli?

Bir işletmede Kaizen’i hayata geçirmek, yalnızca bir karar değil; bakış açısında köklü bir dönüşüm anlamına gelir. Bu nedenle ilk adım, mevcut durumu dürüstçe analiz etmektir. Hangi süreçlerde tıkanıklık yaşanıyor? Nerede zaman kaybı oluşuyor? Hangi işleri neden bu şekilde yapıyoruz? Bu sorulara verilen yanıtlar, iyileştirmenin yönünü belirler.

Çoğu zaman küçük detaylar göz ardı edilir. Örneğin, çalışanların iş başında defalarca aynı belgeyi araması ya da üretim hattında kullanılan bir parçanın sürekli hataya yol açması gibi… Kaizen tam da bu görünmeyen noktaları açığa çıkarmayı hedefler.

Hedef Belirlemek: Net ve Ulaşılabilir Olmalı

İyileştirme süreci başlamadan önce ulaşılmak istenen nokta açıkça tanımlanmalıdır. Bu hedef, soyut değil, ölçülebilir olmalıdır. Örneğin, “daha az hata yapmak” yerine “hatalı üretimi yüzde 15 azaltmak” gibi bir hedef hem yön verir hem de takibi kolaylaştırır.

Bu aşamada önemli olan, hedefin ulaşılabilirliği ve çalışanlar tarafından benimsenmesidir. Çünkü katılım olmadan değişim yüzeyde kalır. Hedefler sadece yöneticiler tarafından değil, uygulayıcılar tarafından da sahiplenilmelidir.

Uygulama Planı: Küçük Ama Kararlı Adımlar

Her şey netleştirildikten sonra eylem planı hazırlanır. Ancak bu plan, büyük çaplı revizyonlardan değil, küçük ama etkili adımlardan oluşur. Kaizen’de önemli olan, sürekli hareket hâlinde olmaktır. İlk değişiklik, bir görev formunun sadeleştirilmesi ya da bir adımın kısaltılması kadar basit olabilir.

Bu plan içinde sorumluluk paylaşımı da net olmalıdır. Kim hangi adımı takip edecek? Hangi sonuç kim tarafından ölçülecek? Bu gibi detaylar, sürecin sağlıklı ilerlemesini sağlar. Ve en önemlisi, geri bildirim kapısı daima açık tutulmalıdır.

Kaizen Döngüsü: PDCA Yaklaşımı

Kaizen’in uygulamada temel aldığı döngü modeli PDCA’dır. Bu kısaltma dört adımdan oluşan sistematik bir iyileştirme sürecini temsil eder: Planla, Uygula, Kontrol Et ve Önlem Al. Her adım birbirine bağlıdır ve süreç tamamlandığında döngü tekrar başa döner. Böylece iyileştirme sürekli hâle gelir.

  • Planla (Plan): İlk aşama, üzerinde çalışılacak konunun belirlenmesidir. Sorun ya da geliştirilmek istenen alan net olarak tanımlanır. Ardından mevcut durum analiz edilir ve gerçekçi, ölçülebilir hedefler oluşturulur. Bu aşamada varsayımlardan değil, gözleme ve veriye dayalı kararlar alınması önemlidir.

  • Uygula (Do): Belirlenen hedef doğrultusunda küçük çaplı değişiklikler hayata geçirilir. Bu uygulama, genellikle pilot düzeyde tutulur. Amaç büyük bir değişiklik yapmak değil; iyileştirmenin etkisini gözlemleyebilecek kadar müdahale etmektir. Deneme sürecinde çalışanların görüşleri dikkate alınır.

  • Kontrol Et (Check): Yapılan uygulamanın sonuçları ölçülür. Hedefle ne kadar örtüştüğü değerlendirilir. Beklenmeyen sonuçlar varsa nedenleri araştırılır. Bu aşamada elde edilen bulgular, sonraki adımlar için rehber niteliğindedir.

  • Standartlaştır veya Gözden Geçir (Act): Eğer uygulama başarılıysa bu yeni yöntem kalıcı hâle getirilir. Artık standart bir prosedür olarak benimsenir. Ancak istenen sonuçlara ulaşılmadıysa, döngü başa alınır ve plan yeniden gözden geçirilir.

PDCA, ilk bakışta basit gibi görünse de disiplinli bir uygulama ister. Kaizen’in ruhu da bu disiplinde yatar: Tek bir seferlik değil, tekrarlı ve bilinçli bir iyileştirme süreci.

Üretim Sektöründe Kaizen Uygulamaları

Otomotiv Endüstrisi: Toyota'nın Açtığı Yol

Kaizen’in dünya çapında tanınmasında en büyük pay, kuşkusuz Toyota’ya aittir. Şirketin üretim sistemi, işçilerin yalnızca işlerini yapmalarıyla sınırlı değildir; aynı zamanda sürece dair iyileştirme önerileri getirmeleri de beklenir. Hatta üretim bandında bir sorun fark eden işçi, hattı durdurma yetkisine sahiptir.

Bu yaklaşım, hem hataların anında giderilmesini sağlar hem de çalışanlara değer verildiğini hissettirir. Yani Kaizen, yalnızca makineleri değil, insanların bakış açısını da verimli kılar.

Tekstil ve Gıda Üretiminde Sessiz Dönüşüm

Kaizen sadece otomotiv gibi yüksek teknoloji içeren alanlarda değil; tekstil ve gıda gibi daha geleneksel üretim hatlarında da etkisini gösteriyor. Örneğin bir tekstil atölyesinde kumaş kesim süresinin birkaç saniye kısaltılması, gün sonunda yüzlerce parça fazla üretim anlamına gelebilir.

Benzer şekilde, bir gıda üretim tesisinde malzeme taşıma rotasının yeniden düzenlenmesi, yorgunluğu azaltırken üretim hızını artırabilir. Bu tür küçük dokunuşlar, büyük bütçeli yatırımlar gerektirmeden fark yaratır.

Hataların Azaltılması ve İsrafın Önlenmesi

Üretim hatlarında sıkça karşılaşılan zaman kaybı, beklemeler veya gereksiz hareketler, çoğu zaman “normal” kabul edilir. Kaizen ise bu “alışılmış” sorunları görünür kılar. İsraf, sadece boşa giden malzeme değil; aynı zamanda boşa geçen zaman, enerji ve insan emeğidir.

Örneğin, sıkça arızalanan bir makineye her seferinde müdahale etmek yerine, kök nedenin analiz edilip sorunun tamamen çözülmesi Kaizen’in önerdiği bir yaklaşımdır. Bu sayede üretimde kalite artarken maliyetler düşer.

Hizmet Sektöründe Kaizen Nasıl Uygulanır?

Kaizen’in etkisi yalnızca üretim alanıyla sınırlı değildir. Bankacılıktan sağlığa, eğitimden kamu hizmetlerine kadar pek çok alanda sessiz ama derin bir değişim aracı olarak kullanılır. Hizmet sektöründe yapılan iyileştirmeler genellikle görünmezdir ama günlük işleyişi doğrudan etkiler.

  • Bir banka şubesinde müşteri bekleme süresi uzun geliyorsa, danışma masasının yeri değiştirilebilir, işlem öncelikleri gözden geçirilebilir. Küçük dokunuşlarla müşteri memnuniyeti belirgin biçimde artar.

  • Hastanelerde hemşirelerin ekipman bulmak için sıkça oda değiştirmesi, zaman kaybına ve yorgunluğa neden olur. Malzeme yerleşimi yeniden düzenlendiğinde işler kolaylaşır, sağlık çalışanlarının yükü azalır.

  • Eğitim kurumlarında öğretmenler sürekli benzer evrak işleriyle zaman kaybediyorsa, formlar sadeleştirilebilir veya otomasyon sistemleriyle kolaylaştırılabilir. Böylece öğretmen daha çok eğitime odaklanır.

  • Bir çağrı merkezinde müşteri temsilcileri sık hata yapıyorsa, sorunun kaynağı kişisel yetersizlik değil; rehber dokümanın karmaşıklığı olabilir. Kılavuzun sadeleştirilmesi, çağrılardaki aksaklıkları azaltır.

  • Bir otelde oda servisi gecikiyorsa, taşıma sırası ya da kat görevlilerinin görev paylaşımı yeniden planlanabilir. Bazen tek bir iletişim eksikliği, bütün hizmetin kalitesini gölgeler.

Kaizen bu örneklerde olduğu gibi, “neden böyle olduğu” sorusunu sormaktan çekinmeyen bir yaklaşımı temsil eder. Hizmet sektörü hızlıdır; ama hızlı olmakla verimli olmak aynı şey değildir. Kaizen bu ayrımı görmemizi sağlar.

Bireysel Gelişimde Kaizen Yaklaşımı

Kaizen yalnızca fabrikalarda ya da şirket yönetiminde değil, kişisel yaşamda da güçlü bir dönüşüm aracıdır. Büyük kararlar almadan, hayatı kökten değiştirmeye çalışmadan da ilerleme mümkündür. Önemli olan küçük adımlarla yola çıkmaktır.

  • Sabah erken kalkmakta zorlanan biri, saatini sadece 10 dakika erkene kurarak başlar. Bu değişiklik alışkanlık hâline gelince, bir sonraki adım doğal biçimde gelir.

  • Kitap okumaya vakit bulamayan biri, günde sadece 5 sayfa hedefleyerek başlayabilir. Bu alışkanlık zamanla 10, 20, hatta 50 sayfaya çıkar. Önemli olan başlamak ve sürdürmek.

  • Sağlıklı beslenmek isteyen biri, tüm düzeni bir anda değiştirmek yerine, önce şekerli içecekleri azaltabilir. Değişim küçük bir tercih ile başlar.

  • Zihinsel olarak yoğun hisseden biri, her gün sadece 5 dakika sessiz kalmak için kendine alan yaratabilir. Bu küçük mola, zamanla daha derin bir farkındalık getirir.

  • Sosyal ilişkilerini geliştirmek isteyen biri, her gün bir kişiye mesaj atarak iletişimi canlı tutabilir. Büyük jestler değil, süreklilik bağ kurar.

Bu yaklaşımda başarı, büyük bir hedefe ulaşmak değil; her gün bir adım atmaktır. Zorlayıcı değil, sürdürülebilir olmak önemlidir. Kaizen, bireyin kendisiyle yarışmasına değil; kendisini aşamalı olarak geliştirmesine alan açar.

Kaizen ile Şirket Kültürü Nasıl Dönüşür?

Liderliğin Yön Verici Rolü

Bir organizasyonda Kaizen kültürü oluşturmak, yalnızca sistem kurmakla olmaz; bu süreci yaşatan liderlik anlayışıyla mümkündür. Yönetici, kontrol eden değil; kolaylaştıran kişi olmalıdır. Sorunları saptıran değil, görünür kılan bir duruşla yaklaşmalıdır. Çünkü değişim, yukarıdan aşağıya doğru yayılır. Eğer lider sürekli öğrenmeye ve geliştirmeye açıksa, ekip de bunu doğal olarak benimser. Bu tür bir ortamda insanlar denemekten korkmaz, hata yaptığında cezalandırılmayacağını bilir.

Çalışanların Sesi Duyulursa, Sahiplenme Artar

Kaizen’in özünde herkesin katkı verebildiği bir zemin oluşturmak vardır. Çalışanlara yalnızca görev tanımı değil, düşünme hakkı da verilmelidir. İşini en iyi bilen, o işi yapan kişidir. Bu nedenle bir işçinin fikir belirtmesi, sadece üretim sürecine değil, şirketin bütününe katkı sağlar. İyileştirme önerileri düzenli toplanır ve uygulanabilir olanlar hayata geçirilirse, kişiler süreçlere sadece dahil olmaz, onları sahiplenecek noktaya gelir.

Kalıcılık İçin Kurumsal Hafıza Şart

Geçici iyileştirmeler, süreklilik sağlanmadığında etkisini yitirir. Bu yüzden Kaizen uygulamaları belgelenmeli, tekrarlanabilir ve geliştirilebilir hâle getirilmelidir. Her yeni çalışan aynı süreci yeniden keşfetmemeli; kurumsal bilgi paylaşıma açık bir yapıda aktarılmalıdır. Bu sayede öğrenme sadece bireyde değil, kurumun tamamında gerçekleşir. Böyle bir kültürde değişim, sadece tepkiyle değil, bilinçle yönetilir.

Kaizen Başarısını Ölçme Yöntemleri

Kaizen uygulandıktan sonra değişimin ne derece etkili olduğunu anlamak gerekir. Bunun için rakamlar, gözlemler ve geri bildirimler birlikte değerlendirilir. Başarı yalnızca verimlilikle değil, çalışan memnuniyeti ve süreç istikrarı gibi çok yönlü göstergelerle ölçülmelidir.

Ölçülebilir Hedefler Ne Diyor?

Kaizen uygulamalarında başlangıçta belirlenen hedeflerle elde edilen sonuçlar karşılaştırılır. Aşağıdaki göstergeler, sıkça kullanılan ölçüm alanlarındandır:

  • Üretim süresindeki kısalma

  • Hatalı ürün oranında düşüş

  • Bekleme sürelerinin azalması

  • Malzeme israfındaki azalma

  • Çalışanlardan gelen öneri sayısındaki artış

Bu veriler yalnızca bir tabloya yazılmak için değil, sonraki adımların şekillenmesi için kullanılır.

Gözlem ve Yerinde Değerlendirme

Her şeyin ölçülemediği durumlarda, gözlem gücünden faydalanılır.
Yöneticiler, sürecin nasıl işlediğini sadece raporlarla değil, sahada izleyerek değerlendirir. Çalışanların davranışlarındaki değişiklikler, küçük sinyaller verir:

  • Hatalar raporlanıyor mu?

  • Sürekli aynı sorular tekrar ediyor mu?

  • Süreç içinde kendiliğinden gelişen küçük iyileştirmeler oluyor mu?

Bu tür detaylar, Kaizen’in gerçekten içselleştirilip içselleştirilmediğini gösterir.

Geri Bildirimlerin Yönü

Bir uygulamanın başarılı sayılabilmesi için sadece yönetimin değil, çalışanların da memnun olması gerekir. Çalışanların süreçle ilgili geri bildirim vermeye istekli olup olmadığı, sahiplenme duygusunun bir göstergesidir.

  • Uygulama sonrasında öneri formları artıyorsa,

  • Değişikliklere direnç yerine destek oluşuyorsa,

  • Yeni fikirler kendiliğinden gelmeye başlıyorsa,

bu, Kaizen’in yalnızca hayata geçirildiğini değil, yaşanmaya başlandığını gösterir.

Türkiye’de Kaizen: Uygulamalar ve Zorluklar

Kaizen, Türkiye’de birçok sanayi kuruluşu ve hizmet işletmesi tarafından benimsenmeye çalışılmış bir yaklaşım. Ancak uygulama başarısı, kurumun yapısına, yöneticilerin yaklaşımına ve çalışanların katılımına bağlı olarak değişiyor.

Uygulayan ve Sonuç Alan Şirketler

  • Otomotiv yan sanayiinde faaliyet gösteren bazı firmalar, Kaizen’i sadece üretim verimliliği için değil, ekip ruhunu geliştirmek için de kullanıyor. Özellikle küçük ama sık yapılan iyileştirme öneri sistemleri, çalışan bağlılığını artırıyor.

  • Bursa’daki bazı tekstil fabrikaları, üretim hattında yaşanan küçük gecikmeleri, çalışanlardan gelen önerilerle ortadan kaldırdı. Bu önerilerin çoğu, yıllardır o makineyle çalışan kişilerden geldi. Sahada birikmiş bilgi doğru kanala aktarıldığında sonuç alınabiliyor.

  • Gıda sektöründe faaliyet gösteren birkaç büyük zincir, depo yerleşimini yeniden düzenleyerek malzeme taşıma sürelerini azalttı. Bu değişiklik dışarıdan küçük görünse de, yıl sonunda maliyetlerde gözle görülür düşüş sağladı.

Yüzeyde Kalan ya da Başarısız Olan Uygulamalar

  • Bazı kamu kuruluşlarında Kaizen adı altında yapılan uygulamalar, çalışanlara fikir sorulmadan yukarıdan dayatmalar şeklinde ilerledi. Sonuçta bu uygulamalar, Kaizen ruhuyla değil, klasik talimat mantığıyla yürütüldü. Katılım olmadığında sürdürülebilirlik sağlanamıyor.

  • İnşaat sektöründe faaliyet gösteren bazı firmalar, Kaizen’i yalnızca sunum slaytlarında gösterilen bir kavram olarak ele aldı. Sahaya yansıması olmadığı için çalışanlar tarafından benimsenmedi. Bu tür durumlarda Kaizen, sadece “göstermelik iyileştirme” algısı yarattı.

  • Yönetim kademesi değişen bazı şirketlerde, daha önce uygulanmaya başlanan Kaizen sistemleri rafa kaldırıldı. Bunun nedeni, sürecin kişilere bağlı yürütülmesi ve kültüre tam olarak yerleşmemiş olmasıydı.

Türkiye’ye Özgü Zorluklar

  • Hiyerarşik kültür nedeniyle çoğu çalışan, fikir belirtme konusunda çekingen davranıyor. “Ben ne anlarım” düşüncesi, Kaizen’in önündeki en büyük engellerden biri.

  • Eğitim süreçlerinin yetersizliği nedeniyle Kaizen’in ne olduğu tam olarak anlaşılmadan uygulanmaya çalışılıyor. Bu da yöntemin ruhuna aykırı, ezbere sistemler doğuruyor.

  • Sabırsızlık yaygın bir sorun. Oysa Kaizen anlık sonuçlar değil, istikrarlı gelişim gerektiriyor. İlk üç ayda gözle görülür fark alınmayınca sistem terk edilebiliyor.

Kaizen Felsefesinden Öğrenilecek Hayat Dersleri

Hayatta pek çok şeyi bir gecede değiştirmek isteriz. Yeni alışkanlıklar kazanmak, sorunlarımızı hızla çözmek, eksiklerimizi telafi etmek... Oysa Kaizen bize başka bir şey fısıldar: her gün küçük bir adım yeter. Bu felsefe, mükemmel olmayı değil; daha iyiye niyet etmeyi esas alır. Ve bu niyet, zamanla davranışa; davranış da alışkanlığa dönüşür.

Kaizen’in en kıymetli öğretisi sabrın değeridir. Bugün attığın adımın meyvesini hemen alamayabilirsin. Ancak ertesi gün bir adım daha attığında, geçmiş çaban boşa gitmez. Her gün bir tuğla koyarsın temele ve bir gün dönüp baktığında, inşa ettiğin yapının ne kadar sağlam olduğunu fark edersin.

Bu yaklaşım yalnızca iş hayatında değil, insan ilişkilerinde, sağlıkta, zihinsel gelişimde de geçerlidir. Daha iyi bir dinleyici olmak, daha sağlıklı beslenmek, bir kitabı bitirmek, hayata daha az öfkelenmek… Bunların hiçbiri büyük devrimler gerektirmez; sadece istikrar, farkındalık ve niyet ister.

Kaizen, başlamak için en uygun zamanı beklemeyi reddeder. Çünkü en uygun zaman, her zaman bugündür.

KAYNAKÇA

Imai, Masaaki. Kaizen: The Key to Japan’s Competitive Success. McGraw-Hill, 1986 (Kaizen kavramının dünyaca tanınmasını sağlayan orijinal eser.)

Toyota Motor Corporation.Toyota Production System (TPS)” (Toyota'nın Kaizen’i nasıl uyguladığına dair doğrudan birincil kaynak.)

Lean Enterprise Institute. “What is Kaizen?” (Kaizen’in Lean üretim felsefesiyle ilişkisi hakkında bilgi verir.)

Harvard Business Review.The Real Secret to Toyota's Success.” (Toyota’nın sürekli iyileştirme sürecine odaklanan vaka analizleri.)

TÜSİAD – Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği.Verimlilik Artışı için Kaizen Uygulamaları” (Kaizen’in Türkiye’deki uygulamaları ve örnek vakalar.)

Kaizen Institute.Kaizen Principles and Tools.” (Profesyonel danışmanlık ve uygulamalı Kaizen örnekleri.)