İştirak: İş Dünyasında Ortaklıkların Ötesi ve Stratejik Bağların Anatomisi
Günümüz iş dünyası, tek başına hareket eden izole işletmelerden çok, karmaşık bir bağlar ve ilişkiler ağıyla karakterize edilir. Büyük holding yapılarına baktığımızda veya küçük-orta ölçekli firmaların dahi diğer şirketlerle kurduğu organik bağları incelediğimizde, sıkça karşılaştığımız ancak çoğu zaman tam olarak anlamını çözemediğimiz bir kavramla karşılaşırız: iştirak. Bir şirketin diğer bir şirkette belirli bir oranda pay sahibi olmasıyla oluşan bu yapı, sadece basit bir hisse alımından öte, stratejik işbirliklerinin, operasyonel entegrasyonun ve finansal konsolidasyonun bir yansımasıdır. Peki, şirketler neden diğer şirketlere iştirak ederler? Bu tür ilişkiler, sadece ortaklıkları mı ifade eder, yoksa arkasında daha derin stratejik motivasyonlar mı yatar? Bu makalede, "iştirak nedir?" sorusuna sadece hukuki ve finansal bir yanıt vermekle kalmayacak, aynı zamanda bu kurumsal bağların ardındaki sebepleri, farklı iştirak türlerini, getirdiği avantaj ve dezavantajları, iş dünyasındaki önemini ve muhasebesel yansımalarını, bir uzmanın deneyimi ve iş stratejilerinin derinlemesiyle ele alacağız.
İştirak Nedir? Kurumsal Bağlamda Temel Tanım ve Kavramlar
İştirak, bir şirketin (yatırımcı şirket) başka bir şirketin (iştirak edilen şirket) sermayesine katılımını ifade eder. Ancak bu katılımın belirli bir derecesi ve amacı vardır.
Yüzdesel Kontrol ve Etki Alanı: Ortaklıkların Ötesinde Bir İlişki
İştirak, genellikle bir şirketin başka bir şirketin sermayesinin %20 ile %50'si arasında bir oranda ortak olması durumunu ifade eder. Bu oran, yatırımcı şirkete, iştirak edilen şirket üzerinde önemli etki sağlama olanağı verir. Önemli etki, genellikle iştirak edilen şirketin finansal ve faaliyet politikalarına katılma gücü olarak tanımlanır, ancak kontrol gücü taşımaz. Yani, yatırımcı şirket, iştirak ettiği şirketin yönetim kurulu kararlarında söz sahibi olabilir, ancak tek başına karar alma yetkisi yoktur. Bu durum, bir şirketi doğrudan kontrol etmekten farklıdır; burada amaç genellikle stratejik uyum ve işbirliğidir.
İştirak, Bağlı Ortaklık ve Ortak Kontrol Arasındaki Fark: Şirket İlişkileri Skalası
Şirketler arası ilişkilerin dereceleri, sahip olunan hisse oranı ve kontrol gücüne göre farklılık gösterir:
İştirak (Associate): Genellikle %20-%50 arası sermaye payı ve önemli etki gücü. Yatırımcı şirket, iştirak edilen şirketin operasyonel ve finansal kararlarında söz sahibidir ancak tek başına belirleyici değildir. Temel amaç çoğunlukla stratejik işbirliğidir.
Bağlı Ortaklık (Subsidiary): Sermaye payının %50'den fazla olması veya %50 olsa dahi yönetim kurulunda kontrol gücünün elde edilmesi durumudur. Burada ana şirket, bağlı ortaklığının faaliyetlerini tam anlamıyla kontrol edebilir ve finansal sonuçlarını kendi bilançosunda konsolide eder.
Ortak Kontrol (Joint Venture): İki veya daha fazla şirketin, belirli bir faaliyet üzerinde ortak kontrol sağlamak amacıyla bir araya gelmesidir. Genellikle her bir tarafın söz hakkı eşit veya önceden belirlenmiş oranlarda dağıtılmıştır. Burada tek bir tarafın kontrol gücü yoktur.
Bu ayrım, muhasebesel kayıt tutmaktan, hukuki sorumluluklara kadar pek çok alanda kritik öneme sahiptir. İştirak, kontrolün tam olarak sağlanmadığı, ancak stratejik işbirliği ve kaynak paylaşımının mümkün olduğu bir ara formdur.
Şirketler Neden İştirak Kurar? Stratejik ve Finansal Motivasyonlar
Bir şirketin başka bir şirkete iştirak etmesinin ardında tek bir neden değil, genellikle çok yönlü stratejik ve finansal motivasyonlar yatar.
Pazar Genişlemesi ve Yeni Pazarlara Giriş: Büyümenin Organik Olmayan Yolu
İştirak, bir şirketin mevcut pazarlarını genişletmesi veya daha önce girmediği yeni coğrafi bölgelere ya da sektörlere adım atması için hızlı ve etkili bir yol sunar. Doğrudan sıfırdan bir operasyon kurmak yerine, mevcut bir şirkete iştirak etmek, yerel pazar bilgisine, kurulu lojistik ağlarına ve mevcut müşteri tabanına erişim sağlar. Bu durum, özellikle yüksek giriş engelleri olan veya yerel uzmanlık gerektiren pazarlar için cazip olabilir.
Teknoloji ve Bilgi Transferi: Yenilikçiliği Hızlandırmak
Bir şirketin, kendi bünyesinde geliştiremediği veya hızla elde etmesi gereken bir teknolojiye, uzmanlığa veya fikri mülkiyete sahip bir şirkete iştirak etmesi sıkça görülen bir durumdur. Bu, Ar-Ge maliyetlerini düşürür, ürün geliştirme süreçlerini hızlandırır ve pazar liderliğini korumaya yardımcı olur. İştirak aracılığıyla bilgi ve know-how transferi, her iki taraf için de sinerji yaratabilir.
Tedarik Zinciri Entegrasyonu ve Risk Yönetimi: Daha Güçlü Bir Yapı
İştiraklar, tedarik zincirinin dikey entegrasyonu için bir araç olabilir. Örneğin, bir üretim şirketi, kritik bir hammadde tedarikçisine veya dağıtım kanalına iştirak ederek tedarik güvenliğini artırabilir, maliyetleri optimize edebilir ve operasyonel risklerini azaltabilir. Bu, şirketin dış şoklara karşı daha dirençli olmasını sağlar.
Rekabeti Azaltma ve Sinerji Yaratma: Sektörel Liderlik
İştirakler, sektördeki rekabeti azaltma veya rakip firmalarla stratejik işbirlikleri kurma amacıyla da kullanılabilir. Ortak bir payda etrafında birleşmek, sektörde daha güçlü bir konuma gelmeyi ve pazar payını artırmayı mümkün kılar. Ayrıca, iştirakler aracılığıyla operasyonel veya maliyet bazında sinerjiler (örneğin, ortak satın alma, ortak pazarlama) yaratılarak verimlilik artırılabilir.
İştiraklerin Muhasebesel ve Finansal Yansımaları: Rakamların Dili
İştirakler, bir şirketin finansal tablolarında özel bir işleme tabi tutulur. Bu, şeffaflığı ve doğru finansal raporlamayı sağlamak için kritik öneme sahiptir.
Özkaynak Yöntemi: Gelir ve Giderlerin Paylaşımı
Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) ve Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) uyarınca, iştiraklerin muhasebeleştirilmesinde genellikle özkaynak yöntemi kullanılır. Bu yöntemde:
Yatırımcı şirket, başlangıçta iştirak payını maliyet bedeliyle kaydeder.
İştirak edilen şirketin net kar veya zararından, yatırımcı şirketin sahiplik oranına düşen pay, yatırımcı şirketin kendi kar/zarar tablosunda "iştiraklerden gelirler/giderler" olarak gösterilir.
Aynı şekilde, iştirak edilen şirketin özkaynaklarında meydana gelen değişiklikler (örneğin, kar dağıtımı), yatırımcı şirketin iştirak hesabında da güncellenir. Bu yöntem, yatırımcı şirketin iştirak edilen şirket üzerindeki önemli etkisini finansal tablolara doğru bir şekilde yansıtır.
Temettü Gelirleri ve Değer Artış Potansiyeli: Yatırımın Getirileri
İştirak edilen şirket kar dağıtımı yaptığında, yatırımcı şirket sahip olduğu pay oranında temettü geliri elde eder. Bu temettüler, yatırımcı şirketin nakit akışını ve karını artırır. Ayrıca, iştirak edilen şirketin değerinin zamanla artması, yatırımcı şirketin iştirak payının da değerlenmesine yol açar, bu da potansiyel bir sermaye kazancı yaratır.
Konsolidasyon Farkı ve Değer Düşüklüğü Testi: Muhasebe Detayları
İştirakler için başlangıçta ödenen tutar ile iştirak edilen şirketin net varlıklarının paya düşen kısmı arasında bir fark oluşabilir; bu farka konsolidasyon farkı denir ve şerefiye gibi unsurları içerebilir. Ayrıca, her raporlama döneminde iştirak payının değerinde bir düşüş olup olmadığına dair değer düşüklüğü testi yapılır. Eğer iştirakin değerinde kalıcı bir düşüş olduğu tespit edilirse, bu durum finansal tablolarda gider olarak yansıtılır. Bu karmaşık muhasebe süreçleri, yatırımcıların ve paydaşların şeffaf ve doğru bilgiye ulaşmasını sağlar.
İştiraklerin Hukuki Çerçevesi: Ticaret Hukuku ve Rekabet Hukuku Boyutu
İştirak ilişkileri, sadece ekonomik birer yapı değil, aynı zamanda sıkı hukuki düzenlemelere tabidir.
Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve İlgili Mevzuat: Yasal Tanımlar
Türk Ticaret Kanunu (TTK), şirketler arası ilişkileri düzenleyen temel yasal metindir. İştirak kavramı da TTK'nın ilgili maddelerinde tanımlanır ve bu ilişkilerin kurulması, yönetilmesi ve sona erdirilmesi belirli hükümlere tabidir. Örneğin, anonim şirketlerin ve limited şirketlerin başka şirketlere iştirak etme koşulları ve bu iştiraklerin raporlanması gereken durumlar açıkça belirtilmiştir. İştirakçi şirketin, iştirak edilen şirketin genel kurul toplantılarında oy hakkı ve yönetim kurulu toplantılarına gözlemci olarak katılma hakkı gibi konular hukuki sınırlar içerisindedir.
Rekabet Hukuku ve Tekelleşme Riskleri: Adil Piyasanın Korunması
Büyük ölçekli iştirakler veya birleşmeler, rekabet hukuku açısından önemli denetimlere tabi olabilir. Rekabet Kurumu gibi otoriteler, şirketler arası ortaklıkların ve iştiraklerin piyasada tekelleşmeye yol açıp açmadığını veya rekabeti önemli ölçüde kısıtlayıp kısıtlamadığını inceler. Amaç, tüketicilerin ve diğer piyasa aktörlerinin zarar görmesini engellemek ve adil rekabet ortamını korumaktır. Belirli bir pazar payının üzerinde iştirakler, Rekabet Kurumu'nun iznine tabi olabilir.
Sözleşmesel Düzenlemeler ve Ortaklık Anlaşmaları: Haklar ve Sorumluluklar
İştirak ilişkileri genellikle, tarafların haklarını, sorumluluklarını, kar dağıtım politikalarını, yönetim kurulu temsilini ve çıkış stratejilerini belirleyen detaylı ortaklık anlaşmaları veya hissedarlar sözleşmeleriyle desteklenir. Bu sözleşmeler, olası anlaşmazlıkları önlemek ve işbirliğinin sağlıklı yürümesini sağlamak için kritik öneme sahiptir. Sözleşmelerde, önemli kararların (örneğin, büyük yatırımlar, borçlanma) alınmasında iştirakçi şirketin onayı gibi maddeler yer alabilir.
Prof. Dr. Levent Gürsoy - Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ticaret Hukuku Anabilim Dalı: “İştirak ilişkileri, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen sermaye şirketi yapıları içinde şekillenirken, Rekabet Hukuku açısından da yakından denetlenmelidir. Bir şirketin diğerinde etkin kontrol sağlaması, rekabeti kısıtlayıcı bir yapı oluşturduğunda bu durum Rekabet Kurumu’nun inceleme alanına girer. Dolayısıyla iştirak, sadece mülkiyet değil, aynı zamanda kontrol ve piyasa davranışları açısından da değerlendirilmelidir.”
İştiraklerin Riskleri ve Zorlukları: Ortaklığın Gölge Tarafları
İştirakler birçok avantaj sunsa da, beraberinde belirli riskleri ve zorlukları da getirir. Bu risklerin farkında olmak, başarılı bir iştirak yönetimi için elzemdir.
Kontrol Eksikliği ve Uyum Sorunları: Karar Alma Çatışmaları
Yatırımcı şirket, iştirak ettiği şirket üzerinde önemli bir etkiye sahip olsa da, tam kontrol yetkisi yoktur. Bu durum, özellikle stratejik kararlar alınırken veya farklı kurumsal kültürler bir araya geldiğinde uyum sorunlarına ve karar alma çatışmalarına yol açabilir. Ortak vizyon eksikliği veya farklı yönetim anlayışları, iştirak ilişkisinin başarısını olumsuz etkileyebilir.
Finansal Riskler ve İştirakin Değer Kaybı: Beklenmeyen Zararlar
İştirak edilen şirketin finansal performansındaki dalgalanmalar veya kötüye gidiş, yatırımcı şirketin bilançosunu doğrudan etkileyebilir. İştirak edilen şirketin zarar etmesi veya iflas etmesi durumunda, yatırımcı şirket ciddi finansal kayıplarla karşılaşabilir. Ayrıca, iştirak edilen şirketin piyasa değerindeki düşüşler, yatırımcı şirketin iştirak payının değerini de olumsuz etkiler.
Çıkış Stratejileri ve Likidite Sorunları: Sermayenin Kilidi
Bir iştirakten çıkış (hisse satışı), her zaman kolay olmayabilir. Uygun bir alıcı bulmak, değerleme konusunda anlaşmak veya piyasa koşullarının elverişli olmaması, yatırımcı şirketin sermayesinin uzun süre kilitli kalmasına neden olabilir. Likidite sorunları, özellikle hızla nakde dönmesi gereken durumlarda büyük bir dezavantaj yaratabilir.
Hukuki ve Operasyonel Karmaşıklık: Yönetimsel Yükler
İştirak ilişkilerinin yönetimi, hukuki düzenlemelere uyum, finansal raporlama yükümlülükleri ve operasyonel koordinasyon gibi konularda ek karmaşıklıklar yaratır. Bu durum, yatırımcı şirketin yönetim kaynakları üzerinde ek bir yük oluşturabilir ve hatalı adımlar hukuki yaptırımlarla sonuçlanabilir.
İştiraklerin Günümüz İş Dünyasındaki Yeri: Trendler ve Stratejiler
Küreselleşen ve hızla değişen iş dünyasında iştirakler, şirketlerin büyüme ve rekabet stratejilerinde giderek daha önemli bir yer tutmaktadır.
Stratejik İttifaklar ve Ortak Girişimler: Yeni Nesil İşbirlikleri
Geleneksel iştiraklerin yanı sıra, özellikle teknoloji ve inovasyon odaklı sektörlerde, şirketler stratejik ittifaklar ve ortak girişimler (joint ventures) kurarak kaynaklarını birleştiriyor. Bu yapılar, iştirak benzeri özellikler taşısa da, genellikle belirli bir projeye veya sınırlı bir süreye odaklanır. Amaç, riskleri paylaşmak, uzmanlıkları birleştirmek ve yeni pazarlara hızla girmektir.
Girişim Sermayesi (Venture Capital) ve Melek Yatırımcı Modelleri: İnovasyonun Finansmanı
Girişim sermayesi fonları ve melek yatırımcılar, özellikle genç ve inovatif start-up'lara iştirak ederek onların büyümesini finanse ederler. Bu iştirakler, sadece finansal kaynak sağlamakla kalmaz, aynı zamanda mentorluk, ağ oluşturma (network) ve stratejik danışmanlık gibi değerler de sunar. Bu model, yeni teknolojilerin ve iş modellerinin gelişimi için hayati öneme sahiptir.
Dijitalleşme ve Sektörler Arası Yakınlaşma: Yeni İştirak Alanları
Dijitalleşmeyle birlikte geleneksel sektörler arasındaki sınırlar belirsizleşiyor. Finans ve teknoloji (fintech), sağlık ve teknoloji (healthtech) gibi alanlardaki iştiraklar, şirketlerin yeni değer zincirleri oluşturmasına ve dijital dönüşüme adapte olmasına olanak tanıyor. Bu, geleceğin iş modellerini şekillendiren bir trend.
İştirak Yönetimi: Başarı İçin Kritik Faktörler
Bir iştirak ilişkisinin başarısı, sadece doğru partneri bulmakla değil, aynı zamanda bu ilişkiyi etkin bir şekilde yönetmekle de yakından ilişkilidir.
Net Vizyon ve Ortak Hedefler: Aynı Gemide Olmak
Başarılı bir iştirak için en önemli faktörlerden biri, hem yatırımcı hem de iştirak edilen şirket için net bir vizyon ve ortak hedefler belirlemektir. Tarafların neyi başarmak istediği konusunda tam bir uzlaşma sağlaması, potansiyel anlaşmazlıkları en aza indirir ve işbirliğini güçlendirir. Bu, stratejik uyumun temelidir.
Şeffaf İletişim ve Güven Ortamı: İlişkinin Temeli
İştirak ilişkilerinde şeffaf ve açık iletişim, güven ortamının oluşması için elzemdir. Düzenli toplantılar, bilgi paylaşımı ve karşılıklı geri bildirim kültürü, sorunların erken tespit edilmesine ve çözülmesine yardımcı olur. Güven, özellikle kontrolün tam olmadığı iştirak yapılarında, ilişkinin sağlıklı yürümesinin anahtarıdır.
Yönetim Kurulu Temsiliyeti ve Stratejik Katılım: Etkin Gözetim
Yatırımcı şirketin, iştirak ettiği şirketin yönetim kurulunda uygun temsil edilmesi, stratejik kararların alınmasında etkili olmasını sağlar. Bu, sadece bir gözlemci olmaktan öte, aktif bir katılım ve rehberlik anlamına gelir. Ancak bu katılımın, iştirak edilen şirketin özerkliğini zedelememesi de önemlidir.
Çıkış Stratejisi ve Sürekli Değerlendirme: Esneklik ve Adaptasyon
Her iştirak ilişkisinin bir başlangıcı olduğu gibi, potansiyel bir bitişi de vardır. İlişkiye başlamadan önce, olası çıkış senaryolarını (hisse satışı, halka arz, şirket evliliği vb.) planlamak önemlidir. Ayrıca, iştirakin performansının ve stratejik uygunluğunun düzenli olarak değerlendirilmesi, gerektiğinde adaptasyon veya revizyon yapma imkanı sunar.
Sıkça Sorulan Sorular: İştiraklere Dair Merak Edilenler
İştirak kavramıyla ilgili sıkça karşılaşılan sorulara kısa ve net yanıtlar vererek okuyucuların kafasındaki soru işaretlerini giderelim.
Bir Şirket Ne Zaman İştirak Sahibi Olur?
Bir şirket, genellikle başka bir şirketin oy haklarının veya sermayesinin %20 ila %50'si aralığında bir paya sahip olduğunda ve bu sayede önemli etki gücü kazandığında "iştirak sahibi" olarak kabul edilir. Ancak bu oranlar mutlak değildir; bazı durumlarda daha düşük bir oranla dahi önemli etki sağlanabilir.
İştirak Edilen Şirketin Borçlarından İştirakçi Sorumlu mudur?
Genellikle, iştirakçi şirket, iştirak edilen şirketin borçlarından sadece yatırdığı sermaye miktarıyla sınırlı olarak sorumludur. Yani, iştirak edilen şirketin borçları, iştirakçi şirketin bilançosuna doğrudan yansımaz. Ancak, istisnai durumlar (örneğin, hileli eylemler veya sorumluluk anlaşmaları) söz konusu olabilir.
İştirakler Nasıl Ortaya Çıkar?
İştirakler genellikle şu yollarla ortaya çıkar:
Bir şirketin başka bir şirketin mevcut hisselerini satın alması.
İştirak edilen şirketin sermaye artırımı sırasında yeni hisse ihraç etmesi ve yatırımcı şirketin bu hisseleri alması.
İki veya daha fazla şirketin yeni bir şirket kurarak ona ortak olması (bu durum bazen ortak kontrol de olabilir).
İştirakler Neden "Gizli Ortaklık" Olarak Adlandırılır?
İştiraklar, doğrudan "kontrol" anlamına gelmediği için bazen "gizli ortaklık" olarak algılanabilir. Ancak bu, hukuki veya muhasebesel olarak gizli olduğu anlamına gelmez. Daha ziyade, tam bir birleşme veya satın alma kadar görünür olmaması, ancak arka planda stratejik bir bağ bulunması nedeniyle bu ifade kullanılır. Finansal tablolar aracılığıyla şeffafça raporlanmaları zorunludur.
İştirak: İş Dünyasının Stratejik Bağları ve Büyümenin Dinamikleri
İştirak, sadece bir finansal enstrüman olmanın ötesinde, günümüz iş dünyasının karmaşık ve dinamik yapısını anlamak için vazgeçilmez bir kavramdır. Bir şirketin, başka bir şirketin finansal ve operasyonel kararlarında önemli bir etki sağlamak amacıyla sermayesine katılımı olarak tanımladığımız iştirakler, aslında stratejik büyümenin, risk paylaşımının ve kaynak entegrasyonunun önemli bir aracıdır.
Dr. Ceyda Arıkan - Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi: “İştirak, bir şirketin sadece başka bir şirkette hisse sahibi olması anlamına gelmez. Bu tür yapılar, özellikle hızlı büyüme, pazara erişim, yeni teknolojilere adaptasyon gibi stratejik hedeflerin gerçekleştirilmesi için bir kaldıraç görevi görür. Doğru yönetildiğinde iştirakler, ana şirketin değerini artırmakla kalmaz; aynı zamanda risklerin dağıtılmasını, operasyonel sinerjinin oluşmasını ve sürdürülebilir rekabet avantajı elde edilmesini sağlar.”
Gerçek Hayattan Bir Örnek: Arçelik - Defy İştiraki
Arçelik’in Güney Afrika merkezli beyaz eşya üreticisi Defy’i satın alması, iştirak yapılarının global büyümedeki rolünü anlamak açısından önemli bir örnektir.
2011 yılında gerçekleşen bu satın alma ile Arçelik:
Afrika kıtasındaki en büyük beyaz eşya üreticilerinden birine ortak oldu.
Yeni pazarlara düşük maliyetle erişim sağladı.
Üretim altyapısını küresel ölçekte genişletti.
Defy’nin güçlü marka algısından ve dağıtım ağından yararlandı.
Bu iştirak sadece bir yatırım kararı değil, aynı zamanda küresel stratejik genişleme planının bir parçasıydı. Arçelik, bu hamle sayesinde sadece cirosunu artırmakla kalmadı, aynı zamanda Afrika kıtasında yerel üretici kimliğiyle daha güçlü bir marka konumuna erişti.
Pazar genişlemesinden teknoloji transferine, tedarik zinciri güvenliğinden rekabet avantajına kadar birçok motivasyonla kurulan iştiraklar, doğru yönetildiğinde her iki taraf için de önemli sinerjiler yaratabilir. Ancak kontrol eksikliği, finansal riskler ve hukuki karmaşıklıklar gibi zorluklar da barındırır. Bu nedenle, başarılı bir iştirak ilişkisi, net bir vizyon, şeffaf iletişim, güven ortamı ve etkin yönetim gerektirir.
Girişim sermayesi modelleri, stratejik ittifaklar ve dijitalleşmenin getirdiği yeni işbirliği alanları, iştirak kavramının gelecekteki önemini daha da pekiştirecektir. İştirakler, şirketlerin sadece kendi sınırları içinde değil, aynı zamanda diğer kuruluşlarla kurdukları akıllı ve stratejik bağlar aracılığıyla büyüyebileceği, öğrenebileceği ve yenilenebileceği bir iş dünyasının resmini çizer. Bu dinamikleri anlamak, hem iş dünyasındaki profesyoneller hem de yatırımcılar için kritik bir yetkinliktir.
Kaynakça
Ryan Singel (October 2, 2005), Shady Web of Affiliate Marketing retrieved May 17, 2007
Collins, Shawn (2000-11-10). "History of Affiliate Marketing". ClickZ Network. Archived from the original on 2007-10-12. Retrieved 2007-10-15
Due Diligence Checklist - Buying a Business - British Business Bank
Türk Ticaret Kanunu (TTK) - (Türkiye'de şirketler arası ilişkileri düzenleyen temel yasal metindir.)